ESKİ TAS ESKİ HAMAM!

Ligler başladı… Futbol seyretmeyi özleyen onbinler evlerine pek mutlu dönmediler. Yorgunluklarına değmedi izledikleri. Süper kupada Melo- Volkan çekişmesi ile başlayan yavanlıklar sürüyor. Cezalar, ileri geri konuşmalar, Süper Lig’e ad olarak verilen Süleyman Seba’nın geçmişine gölge düşürecek nitelikte…

Bu ne biçim lig? Transferler bir türlü tamamlanamadı… Gönderilecek oyuncular hala gönderilemedi. Takımlarına yıllarca hizmet eden futbolcular nedense, ezilerek, küstürülerek, tu… kaka… sepetlenmeye çalışılıyor. Hele o takımın kaptanlığını yapan sporcular… Mevsim sonu aklınız neredeydi? Bu tür gecikmeler takımların huzurunu, dengesini bozmaz mı? Oyuncuların sadece bedensel hazırlıkları yetmez. Onların psikolojik bakımdan, rahat ve sıkıntısız olmaları gerekir. Bu sıkıntılar, sahaya da yansıyor. Futbolcular stres altında; hakemlere saygısız, seyircilere sevimsiz hareketler içinde oluyorlar. Arkadaşları ile tam bir yardımlaşmaya ve dengeye ulaşamıyorlar.  

Kim ne derse desin, Melo bu yıl da sorun olacağa benzer. Fenerbahçe’nin kaptanı Emre hırçınlığını kontrol edemiyor. Her an takımını bir eksik bırakabilir. Daha doğrusu takımlarımızın başında, özlediğimiz ağırlıkta, hilesiz sevilen, sayılan kaptanlar yok. Bir de takım kaptanlığını yabancılara vermeyelim. Onlar para karşılığı emeğini değerlendiren kimseler. Sizin yüz yılı aşmış takımlarınızın şanlı geçmişleri o kimseleri ırgalamaz. Bunun ırkçılıkla mırkçılıkla bir ilgisi yok…

Para dalgasına takımlarımızın formalarını unuttuk. Statların adları değişiyor. Futbolcular reklam panosuna döndü. Son seyirci rakamları hiç de iç açıcı değil. Ve takımlarımız hala transfer peşindeler. Ve de borç bataklığındalar… Bu işin rayına oturmamış olduğu bir gerçek. Takım gol yiyince herkes bağırmaya başlıyor; “Bir bek bulamadınız  mı daha? Adam gol kaçırıyor… Buraya bir santrfor gerekir” çığlıkları… Oysa tüm bunlar futbolun yapısında var; doğasında var. Belki de futbolun çekiciliği burada.

Bu haftaki karşılaşmalar sonunda şunları söylemek isterim. Seyircisi fazla takımlarımız hazır değiller daha. Ki bu takımlarımız şampiyonluğun değişmez adaylarıdır. Avrupa’da ülkemizi temsil edecekler. Pek umutlu değilim. Karşıt takımlar 10 kişi kalsa bile bir varlık gösteremiyoruz. Hakem haksızlıkları hikaye…180 dakika içinde, eksik oynayan bir takıma, tek gol atamayan Beşiktaş beni şaşırttı doğrusu... Ve kuralar çekilir çekilmez, basınımız başladı hemen: Lokum gibi takımlar…Yok ya! Sen ilkin karşımıza çıkan takımları bir etüt et… İn mi, cin mi adamlar? Lokumu sonra konuşuruz…