FUTBOLUMUZ TAM RAYINDA DEĞİL!..

UEFA Avrupa Ligi'nde eşleşmeler belli oldu. Beşiktaş (Liverpool) ve Trabzonspor (Napoli) Varşova’ya ulaşabilirler mi? Takımlarımız üç kulvarda birden yürüyecek takatte görünmüyorlar. Her yıl olduğu gibi bu yıl da kupanın favori takımları aynı... Ne var ki, bu büyük takımlarımız, kupaya pek önem vermiyorlar. İkinci, üçüncü takımlarıyla çıkma havalarındalar. Ancak gol attıklarında oyuncuların aşırı sevinç gösterileri biraz komik oluyor. Kupada adını yeni duyduğumuz takımları yenmek bir maharet değil ki… Sonra rakip kim olursa olsun, spor gösterilerinde karşıtını küçümsemek ayıp ve de yavan…

Beşiktaş Süper Lig’de en üst sırada. Ama bu takım oynayacak saha bulamıyor ülkesinde… Futbol federasyonu niye bizim gibi seyirci bu göçebeliğe?.. Anlaşılır gibi değil. Her maç başka bir sahada… Sahaya alışmak da ayrı bir sorun. Sahasızlık mı dersin, sakatlar mı dersin, durduğu yerde gereksiz kart görmeler mi dersin, tam bir kargaşa içinde Beşiktaş… Yönetimler hırçın, sürekli hır çıkarmaya alışık oyuncularını ciddi biçimde uyarmak durumundadır.

Bütün futbol takımlarımız sözleşme yapmış gibi, hakemlerin her kararına itiraz ediyorlar. İlkin şunu aklımızdan çıkarmamamız gerek: Hakeme gereksiz itirazlarda bulunmaktan fayda değil zarar görüyor takım… Basit bir taç durumun da bile, beş altı oyuncu hakemin başında… Sen oyun mu oynuyorsun, mahalle kabadayıları gibi racon mu kesiyorsun? Efendim hakemler gerekeni yapsın, deniyor. Hariçten gazel okumak kolay. 15- 20 bin taraftarın önünde gel de büyük denilen takım oyuncularına kart göster, penaltı ver…Oysa büyük denilen takımlar ve de onların oyuncuları, aynı zamanda hakemlerin de koruyucuları olmalı. Yoksa bu işin üstesinden gelinemez. Yeri gelmişken söyleyelim.Taç atmak sadece topu oyuna sokmak değildir.Taç atıcılar özel eğitilir. Bunlar elle, frikik atar gibi topu kullanabilme yeteneğinde oyunculardır.

Seyirci, futbol gösterisinde önemli bir bileşendir. Oyuncular, hakemler gibi… Seyirci dışlanamaz. Dünyanın her yerinde her gösteri, seyircisini çoğaltmak için, anketler, araştırmalar, incelemeler yapar. Çeşitli spor dallarında bu işlerin uzmanları vardır. Bu konudaki bilgiler, spor bilgisinden ayrı bir uzmanlık dalıdır. Şimdi İstanbul’da gece maçlarına bakın… Gidiş- dönüş sorunları, mali külfeti, gece çekingenliği, hava koşulları…Ortada ciddi çekinceler var. Açıkçası paranla rezil olmak durumu…  

Son bir kaç olay, futbolcuların gece yaşamlarının epey karmaşık olduğunu gösteriyor. Büyük para kazanan bu genç insanların göstermelik çok arkadaşları, tanıdıkları olabilir. Genç insan bu tür ilişkilerden gelecek tehlikeyi hemen göremez. Günün heyecanına kapılır, onarımı mümkün olmayan alışkanlıklara düşebilir. Yönetim- denetim sistemi içinde kulüplerin oyuncularını (Zabıta kafasıyla değil) insani yaklaşımlar içinde denetlemesi şarttır. Pırlanta gibi sporcularımıza, gençlerimize yazık olmasın. Çakallar her zaman pusuda beklerler; onlara fırsat vermeyelim…