SON DAKİKA
ANLAMAK İSTEMEDİKLERİMİZ!..
Süper Lig’in son haftası olaylarla başladı, olaylarla sürdü ve de sözlü atışmalar tam gaz sürüyor. İşe futbol federasyonu da karıştı. Hakem raporları hem üzücü, hem de futbolumuzun geleceği bakımından tehlikeli boyutlarda. Sokak ağzıyla küfürler yüz kızartıcı… Gidiş hoş değil…
Seyirciler… Dünyada seyircisiz oynanamayan oyunların başında futbol gelir. Seyirci oyuna renk katar, hataları ıslıklar, imrendiği hareketleri coşkuyla karşılar. Tüm bunlar oyuncunun, oyun zevkine katkıdır. Çünkü futbolcu, artistler gibi alkış bekler. Seyirciler oyun zevkinin vazgeçilmezleridir. Bunları kaldırın, TV’de dizi izleyen iyi aile babalarına dönersiniz! Oysa sporun her dalında coşku ve coşturma şarttır. Eskişehirspor- Galatasaray maçında mücadeleyi izleyenler 99 kişiymiş…Bunların sadece 23’ü Galatasaraylı imiş. Passolig, kontenjan biletleri, yönetimlerin beleş bilet kıyakları, üst- baş aramaları derken, seyirci sonunda elini eteğini çekti statlardan; sadık birer dizi izleyicisi oldu… Borç içinde yüzen anlı şanlı kulüplerimiz, bol keseden hesapladıkları seyirci gelirleriyle, kağıt üzerinde bilançolarını denkleştirdiler. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Uyacağa da benzemiyor… Bilmem Afrika Uluslar Kupasını izliyor musunuz? Kötü, hata üstüne hata yapan kaleci gördünüz mü bu maçlarda? Ben göremedim. Bir de bizim ulusal takımımıza dek yükselmiş kalecilerimizin çaylak hareketleri, hatalı çıkışları, topu oyuna sokmalarındaki ağır hareketleri, acemilikleri şaşırtıyor insanı. Neyse ki, Muslera’yı seyrederken unuttuk onları… Bence transfer meraklısı takımlarımız, bir iki siyahi kaleci bulsunlar. Paraları havaya gitmez… Yöneticilik bir sanattır. Her önüne gelen yöneticilik yapamaz. İlkin adil olacaksın; hislerine kapılıp ileri geri konuşmayacaksın. Ticaret kafası ayrı, spor oyunları ayrı olaylardır ve de psikolojileri farklıdır. Asarım, keserim ayakları herkesi geriyor. Bir futbol takımı, oyuncuları, taraftarları,hakemleri, kural koyucuları (Federasyonlar), basını, yorumcuları büyük bir organizmanın parçalarıdır. Bu saydıklarım birbirleri ile uyum içinde oldukları sürece, birbirlerine saygı gösterdikleri hallerde, ayakta kalabilirler... Bizdeki bu karmaşa bir kaosa gidiyor. Herkes birbiri ile kavgalı, çatışmalı… Yaralayıcı, kırıcı konuşmalar gırla… Bunun sonu nereye gider böyle? Topu bir kenara bırakıp kılıç kalkan mı oynayalım?.. Hakemleri yerenleri pek tutmam! Her insan gibi onlar da bazen görmeyebilirler. Anlık bir duraksama, tam doğru karar vermelerini zorlaştırabilir. Ancak hakemler ilkin 22 oyuncunun ve de görevli hakem arkadaşlarının sağlıklarını korumak, sakatlanmaya neden olacak hareketleri önlemekle sorumludur. Her takımda zaman zaman ortaya çıkan gladyatör özentisi içinde olan oyuncular var. Bunların gözleri kara… Meslektaşım, sporcu arkadaşım, ekmek parası demeden, rakiplerine çok sert hareketlerde bulunuyorlar. Onlara karşı hakemlerimizin dikkatli olmaları gerekir. Onlara yumuşak davranılamaz. Gerçekte o tipler 3- 4 maçta hemen fark ediliyor. Ne sporculuk, ne de oyun bakımından görmezlikten gelinemez bu tipler…Hakemlerimiz biraz daha uyanık olmalı bu hareketlerde...
Bu makale 330 kez okundu Yükleniyor...
|