SON DAKİKA
BAHİS... EĞİTİM... SPOR...
Bahis oyunlarının kullanımı giderek artıyor. Piyango’nun önündeki “milli” sözcüğü gitti. Özel şirket sahibi olduğu -ya da işlettiği diyelim, kurumun önüne bu ibareyi koyacak mıdır? “Türk Kızılayı” diye bildiğimiz Afyonkarahisar’ı hep hatırlatan maden suyu şirketinin marka ismi artık “Kızılay Maden Suyu” oldu.
Şirketler zaman içinde el değiştirebilir. Şirket evlilikleri yapılabilir. Marka algısının gelişmesi ve satış arttırıcı önlemler nedeni ile farklı operasyonlar yapılabilir. Bir şirket yeni bir tüketici kitlesi yaratmak için aynı şirkette aynı özellikleri taşımasına rağmen başka isimle benzer ürünler yaratabilir. Koç grubunun Arçelik’le beraber ismi kolay akılda kalsın ve satılacağı ülkelerde kolayca söylensin diye “BEKO”yu öne sürmesi bundandır. Buradan bahis konusuna girelim. Bu şirketler şansa bağlı hayal beklentilerini düzenleyen kuruluşlar oluyor. Büyük kulüp ve kuruluşların isimlerini, onların yaptıkları mücadelelerden pay çıkararak vatandaşlarımızın talihlerini (!) yönetiyorlar. Geçen gün, bir spor kulübü ile Spor teşkilatımızın (Gençlik ve Spor Bakanlığı) isim hakları veya başka sebeplerle olan kapışmalarını gazetelerde okuduk. Bahis ya da başka amaçlı kurulan şirketler gelirlerinin bir bölümünü spora, eğitime, Olimpiyat Komitesine veriyorlardı. Hatırlıyorum bundan 8-10 sene evvel TMOK’a verilen paylar kesilmiş, Belediyenin katkısı sıfırlanmıştı. Zamanın TMOK Başkanı olan Togay Bayatlı katıldığı her toplantıda konuyu dile getirmişti. Onun dışında şu konu asla tartışılmamıştı: Elit sporlar ve sporcular nasıl desteklenecekti? Hesapta, Spor Federasyonları bu işi götürüyor ve teşkilat, paraları bu federasyonlara aktararak bu işi kotardığını sanıyordu. Ama beklenen yüksek başarılar yakalanamadı. Bunun türlü sebepleri olabilir. Plan, hedef ve insan üçgeni iyi kurgulanmazsa sözünü ettiğimiz başarıların gelmesi olanaksızdır. İşin bir başka tarafı artık bu yolla gelen paraların profesyonel kulüpler yerine sporcu yetiştirmeye endeksli kuruluşlara aktarılması sağlanmalıdır. Okul öncesi eğitimde egzersiz verecek eğitmenlerin yetiştiği Üniversitelere, yeni inşa edilecek elit sporlar merkezlerine, performans odaklı kulüplere bu kazançlardan elde edilen paylar gönderilebilir. Dikkat ediniz, ülkemizde uluslararası düzeyde spor yapılacak tesisler inşa edilmektedir. Bu güzel bir gelişmedir. Ama hala bir “sporcu oteli” veya “Spor Oteli” yapılanması yoktur. Bütün milli takımlarımız otellerde konaklamaktadırlar. Bunların çoğunda aranan sportif malzeme ya da tesis bulunmamaktadır. Yeni projeler gündeme gelirken bu konu göz ardı edilmemelidir. Bahislerden gelecek bir bölüm para bu işe yatırılmalıdır. Olayı daha da yakından bakarsak yatırımlarımızı beşeri düzeyde arttırmalıyız. İnsan daha çok yatırım yapmalıyız. İlk, orta ve lisede hocalık yapanlarımızın çoğu yaptıkları işten dolayı memnun olmadıkları gibi mutlu da değiller. Giderek reel gelirleri azaldığı için artık kitap alıp okumayı bırakmış durumdalar. İnternet sayesinde facebook, twitter gibi sosyal medyaya takılmak yeni trendleri oldu. Çalışanları ve yüksek uğraş verenleri ayrı tutuyorum. Yetenekli sporcuların keşfedileceği yerler olan bu eğitim kurumlarımızın tüm eğiticilerini spor kültürü ile tanıştırmak zorundayız. Eğer bir para bulunacak ve ayrılacaksa bu defa şimdiye kadar hiç yapılmayanı yapalım; ilk, orta, lise hatta üniversite hocalarının spor kültürlerini destekleyecek projeler yaratalım. Eğitime yatırımın bir başka yolu da bu olmalı bence…
Bu makale 468 kez okundu Yükleniyor...
|