SON DAKİKA
BAŞKANLAR DA ÖLÜR!
Yusuf YALKIN [email protected]
İlhan Cavcav ismi Türk Futbol Tarihi’ne “renkli harflerle” yazılacaktır.
Çünkü, duayen başkan çok renkli bir simaydı…
İyi de düşünse kötü de; lafını esirgemeden söylerdi…
Öyle uzun uzadıya kurgulayarak, ince hesaplar yaparak değil, içinden geldiği biçimde dobra dobra koyardı tavrını ortaya!
Seveni de vardı, sevmeyeni de…
Ama insanlar ilhan Cavcav hakkında ortak bir noktada birleşirlerdi:
“Kulübü borç batağına gömmeden 30 yıla yakın bir süre Süper Lig’de tutmayı başardı. Bunu yapmak her baba yiğitin harcı değil…”
Ticari zekası ve maharetini, kulübünü yönetirken de göstermiş, mütevazı bir yapıyken modern bir yapıya kavuşmasını sağlamış, başta tesisleşme ve alt yapı olmak üzere ileriye dönük bir çok hamleyi başarıyla yapmış ve takımın saygınlığını hep üst seviyelerde tutmasını bilmiştir!
Bu öyle kolayca yapılabilecek bir iş değildir.
Gençlerbirliği, Cavcav sayesinde ülke futbolunun “borcu olmayan” ender kulüplerinden biri haline gelmiştir.
Başta üç büyükler olmak üzere takımlar borç sorunu ile boğuşurken, Gençlerbirliği’nin kasasında halen 75 milyon nakit parası bulunuyor!
Bu nedenle kırmızı siyahlı camia, Cavcav’ın yokluğunu derinden hissedecek ve onun hünerini, becerisini, bilgisini, gücünü, zekasını ve değerini şimdi daha iyi anlayacaktır.
İlhan Cavcav’ın kulübü için yapamadığı tek şey, Gençlerbirliği’nin lig şampiyonu olmasıdır.
Şampiyonluk kupasını kazanmayı çok arzu etmiş, ancak bu isteğini gerçekleştirememiştir!
Bundan sonraki yönetimlerin, başkanlarının bu isteğini yerine getirmek, boyunlarının borcu olmuştur!
* * *
Rahmetli İlhan Cavcav’ı anlatan bir yazımı bugün yinelemek istiyorum. İnsanların onu biraz daha iyi tanıyabilmeleri için belki vesile olur…
Kona…
Kushe..
Mosheau…
Bu isimler Ankara’da futbolu az da olsa takip edenler tarafından hemen anımsanacaktır.
Afrika kökenli futbolcu üçlüsü, bir dönemler Gençlerbirliği adıyla özdeşleşti…
Futbol camiası hemen her hafta onlardan söz etti.
Oynadıkları futbolun güzelliği ve yarattıkları pozisyonların estetik görüntüleri adeta dillere destan oldu.
Öyle ki, Gençlerbirliği Başkanı İlhan Cavcav için, “Afrika ondan sorulur” denmeye bile başlandı.
Kona- Kushe- Mosheau üçlüsü, diğer adlarıyla “Siyah cambazlar” Kırmızı- Siyahlı takımım popülerliğini öyle üst seviyeye taşıdılar ki, o zamana değin Ankara futboluna ilgisiz kalan “Bab-ı Ali basını” bile bu futbolcuların haberleriyle beslenmeye başladı…
Doğal olarak da, üç büyükler gözlerini bu futbolculara diktiler!
Daha sonra, Başkan Cavcav, bunlardan “Transfer kurnazlığı ile” iyi paralar kazandı. Özellikle de Mosheau ile Kona’dan…
Ardından Geremi diye bir başka Afrikalı gündeme oturdu. Bu yıldızı da Real Madrid’e 2.5 milyon dolara iyi pazarladı Cavcav…
O zamanlarda çok önemli bir paraydı bu!
Daha başka önemli isimlerde geldi Gençlerbirliği’ne; Zlatko, Rinaldi, Zacarias, Edvaldson gibi…
Türkiye o dönemler, “Yugo çöplüğüne” dönüşmüştü; ama bundan etkilenmeyen tek kulüp Kırmızı- Siyahlılardı…
Sadece yabancı futbolcuda değil, yerlilerde de Gençlerbirliği çok isabetli transferler yaptı.
Aldı- sattı, çok kazandı…
Cavcav sayesinde, ligin her takımına futbolcu ihraç eder hale geldi.
Bunları neden yazdım?
Astronomik ücretlerle transfer ettikleri “Yıldız unvanlı” futbolcular yüzünden borca gömülen Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe, Trabzonspor ve daha onlarcasının yaşadıkları maddi sıkıntıyı daha da iyi anlayasınız diye…
Bu kulüplerimiz, transfer ettikleri futbolcuları iyi kullanamadıkları gibi ya düşük ücretle, ya da bedelsiz gönderiyorlar.
Kasalarındaki “arızalı durum” nedeniyle UEFA ve FİFA’dan sürekli uyarı alıyorlar!
Düşünüyorum da, demek ki duayen başkan “Çok büyük iş” yapmış!..
Toprağın bol olsun İlhan Ağabey!
Nur içinde uyu…
Bu makale 418 kez okundu Yükleniyor...
|