SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() BOŞUNA KÜREK SALLIYORUZ!..![]()
Son haftalarda su yüzüne çıkan bir yavanlık görüyoruz futbol takımlarımızda… Oyuncuların hakemlerle, karşıt takım oyuncularıyla, seyircilerle tartışmalarına, itişip kakışmalarına, kavga çıkarmalarına alışmıştık. Bunlar yetmezmiş gibi, şimdi de kendi teknik direktörlerine el kol hareketleri yaparak gerginlik yaratmaya başladılar. Doğal olarak binlerce seyirci önünde gelişen bu olaylar, hem dedikodulara neden oluyor, hem de teknik adamların otoritelerine gölge düşürüyor. Giderek teknik adamlar, oyuncu değiştirmekte sıkıntılar yaşıyor. Takımı kurarken dinlenmesi gereken oyunculardan vazgeçemiyor; çekiniyor. Bunu seyircilere anlatma olanağı yoktur direktörün… Çünkü bu tür sorunlar kamuya sunulamaz; aile içi bir meseledir. Kol kırılır yen içinde kalır… Ancak aynı takımın oyuncuları eğer birbirine giriyorsa, sert tartışmalar yapıyorsa, burada durmak gerek! Çünkü bir takımı çökertecek kadar tehlikeli bir durum çıkmıştır ortaya. Futbol 11 kişiyle oynanan bir bütünlüktür. Burada akla gelen ilk kişi takım kaptanlarıdır. Bu kişiler arkadaşlarının sevgi ve saygısını kazanamamışsa, onlar üzerinde otorite sağlayamamışsa, buradan ne seyre değer bir oyun çıkar, ne de şampiyonluk…
Devşirme takımlarda, bu tür kaptan bulmak şansa kalmıştır. Burada alt yapının önemi ortaya çıkıyor. Oradan gelecek gençler, ilerinin takım kaptanları olmaya adaydır. Ve onlar zaman zaman gemilerini kurtaran gerçek kaptanlar olarak, kulüplerinin tarihine geçen öz çocuklarıdır. Beşiktaşlı Baba Hakkı, Süleyman Seba, Recep Adanır, Galatasaraylı Gündüz Kılıç, Turgay Şeren, Fenerli K.Fikret, Basri Dirimlili, Vefalı Kör Galip Haktanır, İstanbulsporlu Aydemir, Beykozlu Mehmet Ekerbiçer… İlk aklıma gelenler… Bunlar futbol tarihimizin unutulmayacak yıldızlarıydı…Bu günleri düşündükçe, onları saygı ile anmak boynumun borcu…
Kim ne derse desin, Noel yaklaştıkça, siyahisi- beyazlısı dışarlıklı oyuncular kart görüp oyundan atılmak için göbek atıyorlar. Bu tür yavanlıklar affedilir cinsten görünmüyor bana. İki kuruş paraları kulüpte kalınca, Avrupa Mahkemelerine, UEFA’ya şikayetler yağıyor. Çuval dolusu ceza paraları ödüyor kulüplerimiz. Lütfen birileri şu ceza paralarının bir envanterini çıkarsın, biz de görelim…
Futbol maçlarımızda “Penaltı” sorunu yaşanıyor. Yorumcular, “ileri al, geri al” diyerek on kez seyrettikleri penaltı pozisyonlarını, on ayrı çeşitte resimlerlerse , bunun adı yorum olmaktan çıkar, düğüm olur!.. Aynı pozisyonları farklı farklı yorumlayan eski hakemler de bizi şaşkınlık içinde bırakıyorlar. Ya arkadan gelip rakibinin poposuna tekme atan futbolcuya ne demeli? Hele hele hakemin mutlak kırmızı kartlık bu hareketi sarı kartla savuşturması… Ve en vahimi, onca fazla hakem içinde birinin orta hakemini uyarma cesareti göstermemesi… Olacak iş değil! Sanırım “Üç Hakemlik” düzeni daha çok arayacağız. Efendim kural var… Cinayet işinde kural mı olurmuş? Diyelim bu maç bir final maçı, şampiyonluk maçı, küme düşme maçı… Ondan sonra seyirci niye küfrediyor, diye dertleşme faslı… Beşiktaşlı Veli hakemi yanlışlıktan kurtarmak için uyarıyor…Galatasaraylı Semih de, daha önce buna benzer bir uyarıda bulunmuştu. Bu davranışları hepimiz alkışladık. Hakemler de gereken düzeltmeyi yaptılar. Şimdi sorum şu: Fazla hakemler, bu centilmen sporcularımızı hiç mi görmediler? Orta hakemlerini uyarmayan bu kimseler, o hatadan sorumlu değiller mi? Liglerin 2. yarısı başlayıp sonuna yaklaşırken, kim bilir neler seyredeceğiz bakalım?..
Bu makale 405 kez okundu Yükleniyor...
|