SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() DAVRANIŞ KODLARI...
Birkaç hafta öncesi yine Antalya’da idim. Merak etmeyin hafta sonu ve bir Cumartesi günü idi… Her zamanki gibi hep yağmur ve fırtınalı olmasına alıştığım bir hava durumu karşıladı beni. 150 Üniversiteden 200’den fazla temsilci bir araya geldik. Her yılın Ekim ayında yapılan bu toplantı bu defa oldukça ileri bir tarihe kaydırılmıştı.
Gündem maddelerinin tamamı aynı gün görüşülünce Pazar’a bir şey kalmadı. Öğle uçağı ile ISG’ye* hareket ettik. Bulunduğumuz otelde aynı zamanda Türk Güreşinin “İstişare” toplantısı vardı. Güreş dünyasından tanıdığım bir sürü arkadaş, dost ve yetkililerle konuşma ve sohbet etme imkânım da oldu. Başpehlivan Recep Kılıç, müthiş insan Ahmet Ayık ve asrın güreşçisi unvanı ile tanıdığımız şimdiki Güreş Federasyonu Başkanı Hamza Yerlikaya gördüklerim arasındaydı. Üniversitelilerle yaptığımız görüşmelerde spor federasyonların özerk olup olmadığı tartışması aleni şekilde yine ortaya çıktı. Duyduklarım doğru ise, seçim sonrası yönetim kurulunun oluşmasında sıkıntıların yaşandığı idi… Spor Bakanının iki üye teklifinde bulunduğu ama buna karşılık TÜSF* Başkanının buna karşı direndiği dedikoduları yapıldı. Sonuçta YK* onaylandı ve federasyon çalışmaya başladı… Özerk olduğu söylenen federasyonun seçim sonrasında yönetim kurulunun onaylanması bir Bakan tarafından yapılıyorsa bu nasıl özerkliktir? Seçimlerde oy kullanan delegeler mevcut yönetmelik gereği Üniversitelerin Spor Bölümü ve SKSD* Başkanları olarak belirlenmektedir. Korkarım yakında onların isimlerinin belirlenmesinde başka mekanizmalar devreye sokulacaktır. Bir tarafta sayısı 50’ye varan branşta Üniversiteli gençlerin mücadelesini düzenlemeye çalışan bir federasyon ve diğer tarafta son yıllarda alınan başarısız sonuçlarla kendini sorgulayan Güreş… Toplantıların adı “Koordinasyon” ve “İstişare” idi. Bu toplantıya gelene kadar hem koordinasyonun sağlanması hem de istişarelerin sona ermesi gereklidir aslında. Bir tarafta 200 kişi, diğer tarafta 800 kişi bulunuyor. Bu sayılara varıncaya kadar neler yapılamadı ki? Neyse derinlere inme zamanı geliyor. Konuları başka zaman açarım. Sıkıntım, çok basit konularda boşa zaman harcıyor oluşumuz. Yönetim ve yönetişim konularında artık profesyonellerin işe karışması gereklidir. Siyaset asla bu spor federasyonlarının yakasını bırakmaz. Çünkü sporda başarısız olsanız da haber olma şansınız çok büyüktür. Sporda özerklik dikenli tellerle çevrili bir vahadır. Özerklik, var olan bir bütçeyi özerkçe harcama şeklinde anlaşılmaktadır. Eğer bu parayı devlet veriyorsa kuşkusuz onu yönetecek insanlarını oraya yerleştirecektir. Çok yakında şu olacaktır: Üniversite sporları YÖK* tarafından yönetilmeye başlanacaktır. Unutmayın, Üniversitelerin katıldığı her maç ve yarışmanın bütçeleri Üniversiteler tarafından karşılanmaktadır. Güreşin masraflarının tamamı yine devlet tarafında karşılanmaktadır. Bazı küçük sponsorlar olsa da en büyük sponsor devlettir. Bunun herkes tarafından bilinmesi gereklidir. Ama tam bu esnada IOC’nin*tartışma yaratan kararı ne olacaktır? Şekiller, yüzler, mekânlar değişse de davranış kodlarımız aynı kalıyor. Ata Sporumuz dediğimiz Güreş’in, Üniversite Sporlarının davranış kodlarının değişmesi gereklidir. Kalıtımla getirdiklerimizi çevre koşullarına adapte edemezsek geleceği şekillendiremeyiz. *: Kısaltmaların açılımı aşağıda verilmiştir: ISG: İstanbul Sabiha Gökçen TÜSF: Türkiye Üniversite Sporları Federasyonu YK: Yönetim Kurulu SKSD: Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı YÖK: Yüksek Öğretim Kurulu IOC: Uluslararası Olimpiyat Komitesi
Bu makale 510 kez okundu Yükleniyor...
|