SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() DEPREME HAZIR OLALIM!![]()
Depreme hazır olalım!
Ankara’da bulunduğum yıllar içinde bir ilki gerçekleştirmiştik. Spor Bilimleri Kongreleri yanında mini diyebileceğimiz sempozyumlarla bazı alanlarda yapılan çalışmaların sergilenebileceği ve konuların tartışılacağı bilimsel buluşmalar sağlamıştık. Bunlardan birisi “Doğa Sporları Sempozyumu” idi. Gıyasettin Demirhan kardeşimle birlikte konuya el atmış, yanılmıyorsam 3 Avusturyalı ve 1 İtalyan olmak üzere misafir konuşmacıları dinlemiştik. Yıl olarak takvimler 1998’gösteriyordu. Hazırlık çalışmaları esnasında bir kocaman adam, saçlı sakallı ve mağara adamı gibi birisi toplantımıza göz atmıştı. Hepimiz şaşırmıştık ama otel müşterilerinden biri olmalı diyerek çalışmamıza devam etmiştik. Ama ertesi gün ne oldu; mağara adamı gibi birisi dediğimiz konuşmacı, davet ettiğimiz ve gerçekten “Mağara Bilimcisi” olan İtalyan Dal Cin kürsüde idi… Sempozyum sonrası Dal Cin ile Uçhisar’da buluştuk. Arkadaşı Mehmet Beyin Kelebekler Vadisine bakan evinde konakladık. Sabah, evinin önündeki çileklerle kahvaltımıza başladık. Labirentlerle dolu taş evin duvarlarında mutfak araç-gereçleri dolu idi. İleriki bölümlerinde yatak limon ve golden elma kasalarını gördük. Avusturyalı konuşmacılardan birisinin mesleği kamyon şoförlüğü idi. Ama kullandığı kamyon fena bir araç idi. Dağcılıkta ve depremde arama-kurtarma, transfer gibi konuları en ince ayrıntılarına kadar anlatmıştı. Karşılaşılabilecek sorunlar ve bunlara karşı nasıl önlemler alınabileceğini detayları ile birlikte aktarmış, izcilik düğümlerinin öneminden söz etmiştik.
Diğer iki konuşmacı, doğa sporları ve doğadan giderek nasıl uzaklaştığımızı bildiren sunumlar yaptılar. İkisi de Salzburg’dan geliyorlardı. Akşam yemeğinde beraberdik. Konu tabi ki Mozart’a geldi. Yemek bitiminde Mozart’ın La Majör Klarnet Konçertosu CD’sini hediye ettiler. O gün bugün, konçertoyu her dinleyişimde o konuşmacıları hatırlarım. Sonra 1999 ve 17 Ağustos geldi. Uzatmaya gerek yok. Üzerinden bunca zaman geçti. Etkilerini bugün bile hissetmeye devam ettiğimiz bu felaket için gerçekten gerekenleri yaptık mı sorusunu sormak zorundayım. İstemeyiz ama yeni bir felakete ne kadar hazırız? Deprem çantamız var mı? Transistörlü radyonuz ve onu çalıştıracak piliniz var mı? Sakın cep telefonlarına güvenmeyin! GSM sistemlerinin depremler esnasında çalışmadığını hep birlikte gördük. Çok hareketli bir fay üzerinde bulunduğumuzu, her ne kadar depreme dayanıklı binalar yaptığımızı söylesek de, işin biraz ciddiyetten uzaklaştığını hissediyorum. Kimse alınmasın, kullanılan çimentoların çok detaylı biçimde tekrar tekrar kimyasal kontrollerden geçirilmesi gereklidir. Teknik bir konudur ama anlayanlar bunun önemini bilirler!
Ve son olarak, matların üzerinde, yıldızların altında, uyku tulumları içinde uyumaya hazırlanın. Bence biraz izcilik, biraz kamp hayatı ile doğada yaşamaya hazır olmalıyız. Bu makale 347 kez okundu Yükleniyor...
|