SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() DERBİ AVRUPA'DA FESTİVALDİR!..![]()
Geçtiğimiz GS – Fener Derbi’si Futbol maçından çok, kavgalı, küfürlü, alaylı bir kabus gibiydi. Hakemin sarı kartı hep havalarda dolaştı… Hayra şerre sarı kart… Ne var ki daha oyunun başlarında birilerine kırmızı kart çıkması gerekirken, oyun çığırından çıktıktan sonra laf olsun diye gösterildi. Hakem önünde sallanan o koca dili nedense görmezlikten geldi. Bir oyunda 16 kart gösterilmesi bile, oyunun nasıl kavgalaştığının bir göstergesiydi.
Maçta üç ad: Emre – Melo - Selçuk… Bunlara ek: Bir çirkinliği alkışlayan GS’lı fanatikler… Emre, yıllardan beri sahada sinirlenen, başta hakemler olmak üzere, hem karşı takımın oyuncularına, hem de takım arkadaşlarına sözle, el kol hareketleri ile kartlık eylemler içinde olan bir oyuncu. Fenerbahçe bu maçta ona yer vermekle hata yapmıştır ve de hatasını fazlasıyla ödemiştir. Böyle bir riske girmemesi gerekirdi!..
Melo, Emre’yi FB yönetiminden daha iyi bildiği için, sert hareketlerle onu sinirlendirmeyi iyi başardı. Takımın Kaptanı bir kişinin bu tuzağa düşmemesi gerekirdi; düştü… Ve takımını en kritik bir anda 10 kişi bıraktı. Kaldı ki Melo, geldiği günden bu yana, oynadığı futbol yanında, futbol dışı hareketlerin de ustasıydı. Karşısına çıkan takımların as oyuncularını bile bile, sert hareketlerle çileden çıkaran, hakemlerimizin Büyük Takım kompleksinden yararlanmasını çok iyi bilen bir cambaz… (Nitekim bu oyuncu Avrupa kupa maçlarında tam bir kuzuydu. Çünkü Avrupalı hakemler onun numaralarını yutmaz, çoktan kırmızı kartı gösterirlerdi...) Ve Galatasaray’ın bu ve benzeri oyuncuları (Fenerbahçe’de de Portekizliler) takımlarına yakıştırmaları ve hoşgörü içinde karşılamaları şaşılacak bir durum…
Selçuk, saha kenarından birkaç kez azarlanmayı (Haketmiş olsun olmasın) hazmedemedi ve oyundan düştü. Sonunda formasını çıkarıp kenardaki teknik adamlara atar gibi verdi… Drogba ve Sneijder onu caydırmak istediler, başaramadılar. Orada FB’li Gökhan’ın da onu önlemek istemesi hoşuma gitti. Bu, meslektaşlık bakımından alkışlanacak bir hareket idi. Çünkü Selçuk’un ekmek teknesi tehlikeye girebilir bu olaydan sonra...
Ve Melo kırmızı karttan sonra sahayı terk ederken,GS’lı seyircilerin onu ayakta alkışlamaları hiç de hoş olmadı. Bu iki seçkin takımımızın ve yandaşlarının dostluk içinde maç yapmaları çok zor artık… Yöneticilerden başlayan kışkırtıcı konuşmalar, seyircilere bulaşıyor sonunda. Seyirci, seyirciliğini unutuyor, eski Roma’da Gladyatör oyunlarındaki gibi hep parmaklarını aşağı göstermeye başlıyor; ölümü alkışlar oluyorlar! Çok yazık… Spordan da, futboldan da korkmaya başlayacağız bu gidişle…
Batı’da, Avrupa derbileri birer festival gibidir. Yaşlı genç, çoluk çocuk, kız kızan rengarenk şenlik elbiseleri içinde, bir bayram havasında maçına gider, alkışını sevincini gösterir… Sonuç ne olursa olsun, evine o günün anıları içinde döner. Ve aradan yıllar geçince yakınlarına anılarını anlatırken “Ben şu derbide bulundum!” diye övünç içinde olur.
Kim şampiyon olur? Bu makale 426 kez okundu Yükleniyor...
|