SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() DERBİ Mİ, DERT Mİ?..
Seyirci rekoru kırılacağından dolayı tarihi maç olarak adlandırılan Beşiktaş- Galatasaray derbisi gerçekten tarihe geçti… Bu kara geceye, bu kara lekeye canlı şahit olan, hatta bazılarının bunda aktif rol aldığı 76.127 taraftar kitlesi… Taraftar kelimesini kullanırken bile rahatsız oluyorum. Çünkü ben de bir taraftarım ve bende bir takımı destekliyorum. Ama bu güzel spor gecesini karartan kişilerle aynı şekilde tanımlanmak istemiyorum…
Ufuk Özerten’in dediği gibi, futbolun oyun olduğunu bilmeyen, tribünde olması gerekirken sahaya inen, güvenlik güçlerine, kameralara zarar veren, üstelik bunları yaparken zevk alan ve o anları cep telefonları ile kaydeden, bize sahada oynanan futbolu konuşmak yerine o tatsız dakikaları konuşturan, üzerine giydiği formayla taraftar olunmayacağını bilmeyen bu kişilerle hiçbir şeklide, hiçbir yerde anılmak istemiyorum… Bütün bu yapılanların bir mazereti olamaz. Tam da olimpiyatları neden alamadığımızı konuştuğumuz bu günlerde hiç iyi olmadı… Kulüpte işler iyi gitmez, takım bir türlü istenilen oyunu sahaya yansıtmaz, bütün maçlarını kaybeder; o zaman belki bu olanları da seyircinin sabrı taştı diye yorumlayabiliriz... Ligin daha başında iken… Kötü gidişat ya da kötü sonuçlar tabii ki, seyircinin sahaya girmesini gerektirmez. Bunu gayet iyi bilen bir insanım. Sadece ikinci devre yenilen iki gol sonucunda bu durum nasıl olabilir, bunu sesli düşünmeye çalışıyorum. Bir süre sonra her şeyi daha net, daha detaylı öğreneceğiz... Ancak nedeni, ne olursa olsun, İster hakem Fırat Aydunus’un verdiği kararlar, ister savunma oyuncularının yaptığı hatalar sonucu yenilen iki gol, isterse Melo’nun kırmızı kartlık pozisyonu… Hiçbir şey, hiçbir mazeret bu görüntüleri ve bu tarihi maçı zihnimizden çıkarmayacak. Olimpiyat Stadı’nda oynanan 22.09.2013 tarihli Beşiktaş- Galatasaray derbisi, maçın başında bir futbol şöleni, bayram yeri olarak adlandırılan, bitiminde istenmeyen görüntüler, futbolun ve neticesinin konuşulmadığı ve hatta Fernandes’in hakem Fırat Aydınus’u provakatör olarak gösterdiği bir gece olarak aklımızda kalacak. Bizim bir Türkçe hocamız vardı. Her ay bizi tiyatroya götürürdü. Bir defasında bize, “Çocuklar ben sizi tiyatroya sadece oyunu izlemeniz için değil, o zaman zarfında sabırla oturmanızı, o ortamdan keyif almanızı ve dinlemeyi öğrenmenizi istediğim için götürüyorum“ demişti. Öğretimin yanında, eğitimin de ne kadar önemli olduğunu anlatan güzel bir örnektir benim için… Keşke sahaya giren o taraftarlar da doksan üç dakika nasıl oturulacağını, sahada oynanan oyunun keyfini çıkarmasını ve 76.127. kişinin aynı anda kara kartal diyen seslerini dinlemesini öğrenmiş olsaydı… Keşke onların da böyle bir öğretmeni olsaydı… Beşiktaş taraftarı, “Dönüşümüz Muhteşem Olacak” diyor. Seneye nasıl dönerler bilemiyorum ama dün gece muhteşem değildi!
Bu makale 663 kez okundu Yükleniyor...
|