SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() FEDERASYON BAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ ÜZERİNE GÖRÜŞLERİM...
Konu üzerine sanıyorum en kapsamlı yazıyı Yusuf Yalkın yazdı… Sayın Yalkın bunu, spor federasyonlarının seçimle işbaşına getirilmeye başlandığı yıllardan itibaren bizlere aktarmıştı. Israrla, bu seçim sistemi ile sporun var olandan daha ileriye gidemeyeceğini iddia etmişti…
Görülüyor ki; haklı da çıktı!.. Adı, önce “özerk” denilip sonra da “bağımsız” hale dönüştürülen spor federasyonlarının başkanlık seçimleri devam ediyor. Hâlihazırdaki federasyon başkanı ve yönetiminin baskısı altında geliştirilen statüler ile yürütülen seçimler, hakkaniyet ve adalet duygularını inciten olaylara sahne olmaya devam ediyor. Spor federasyonlarının bütçelerini karşıladığı iddiasıyla Gençlik ve Spor Bakanlığı (Spor Toto Teşkilatı sayesinde), parasını verdiğini belirttiği federasyonlara müdahale hakkını elinde tutmak istemektedir. Nitekim bazı açıklamalarla bunu kamu ile paylaşmaktadırlar. Ancak bazen medya tarafından eleştirilme korkusu ile bundan uzak durdukları da görülmektedir. İkilem yaşıyorlar, çekiniyorlar… Sisteme bakıldığında, yeni bir federasyon başkan adayı mevcut delegelerden belirli bir oranda (yüzde 15) teklif yazısı almak zorundadır. Yönetmeliklerde bu yer alsa bile bu durum girişimciliği ve gelişmeyi engelleyici bir yapıdır. Karışmıyoruz deseler bile siyasetin içinde olmadığı hangi federasyon bulunuyor ki? Bir sohbet esnasında, en üst makamlardakilere “Efendim, federasyon başkanlığı seçimleri için ne diyorsunuz?” denildiğinde cevap şöyle idi: “Hiç merak etmeyin, bizden olmayan zaten aday olmaya cesaret edemez!” Kuşkusuz her ülkenin ve spor teşkilatının çok özel bir planı ve oluşturmayı düşündüğü bir sistemi olabilir. Bizde tesadüflerle ulaşılan birkaç başarı ile avunmayı sürdürme alışkanlığı olduğu için bu çalışmalar sürekli engellemelerle karşılaşır. Spor federasyonları kendilerini, daha doğrusu federasyon başkanları yalnızca kendileri düşündüklerinden en çok söyledikleri sözler arasında, yeterli bütçelerinin olmadığıdır…. Sanki diğer konularda çok iyiler de? Bu satırları yazarken aklımageldi… İngiltere’nin bisikletteki track yarışları (Velodromdaki bisiklet yarışları) için federasyonun milli olimpiyat komitesi ile yaptığı pazarlıklarından bazı kesitleri sizlerle paylaşayım: Bu federasyona 2004 Olimpiyat Oyunlarından 7 sene önce soruluyor. Kaç para istersiniz ve bununla ne yapacaksınız? Yetkililer cevap veriyorlar; 10 milyon pound isteriz, bu bütçe ile ilk oyunlarda 3 madalyayı hedefliyoruz. OK (Olimpiyat Komitesi) bu parayı verir. 2008 öncesi de benzer görüşmeler yapılır. Bu defa 5 milyon pound istenir, öncekinden iki misli madalya alacağız derler. 2012’de oyunlar Londra’daydı malum… Bisiklet federasyonu yine OK ile toplantıya oturur. Ne kadar istiyorsunuz dediklerinde, bu defa “Sizden hiçbir şey istemiyoruz, çünkü her türlü hazırlığımız ve sporcu kaynaklarımız tamam yanıtı verilir… Önceki oyunlardan daha fazla madalya hedeflemişlerdir. OK bu duruma çok şaşırmıştır. Ülkelerinde yapılacak bu oyunlar için federasyonlara daha fazla destek vermek istemelerine rağmen bu federasyondan gelen cevap onları şaşırtır hatta endişelendir… Ama sonuç çok farklı olur. Merak edenlerimiz Londra Olimpiyat Oyunlarındaki bisikletteki track yarış sonuçlarına baksınlar… Yeni spor bakanlığımız bir yaşını geride bıraktı. Biliyorum çok yoğun bir dönem geçiriliyorlar… Ama gelecek nesillerin sağlığı, ülke bütünlüğü, birlik ve beraberlik için aslında sporun o dayanılmaz tutkalını kullanma zamanı gelmedi mi? 1 kg bal için 40 bin arı 6 milyon çiçekle buluşmayı göze alırken, biz insanlar neden köşemizde oturmayı sürdürüyoruz?
Bu makale 468 kez okundu Yükleniyor...
|