SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() FUTBOL: KURALLARI OLAN SAVAŞ...Son iki haftaya girildiğinde aslında futbol iyiye gitmekteydi! Ama Beşiktaş’ın stadı diye bilinen İnönü, taraftarları ile maç sonunda yağmalandı. Koltuklar parçalandı, kale fileleri kesilip bir parçası cebe kondu. Seyirci ve polisler birbirine düştü. FB-GS maçında Volkan ve Sabri birbirlerine girdiler. Kırmızı kartlar gösterildi. Maç sonrasında iğrenç bir cinayet işlendi. Maçta “muz” gösterildi. Irkçılık yok, olmasın diye yana yakıla slogan üreten UEFA artık ne yapacağını şaşırdı. Ligden düştüğü için Göztepe taraftarları ortalığı kasıp kavurdular, kulüp merkezi, binası yağma edildi. Bu hadiseler 2013 yılının beşinci ayında cereyan etti. Tarihe böyle geçti…
Buradan çıkarılacak dersler neler olabilir diye düşünüyorum? Gerilimin düşmesi için öncelikle kulüpler ve kulüp başkanları devreye girmelidir. Şampiyon olması kesinleşmiş bir takımın rakibinin hocasına soruyorlar, “Maç sonunda alkışlayacak mısınız?” diye… Gelen cevap şöyle: “Alkışlamam…” Daha gerilere gidiyorum, bir kulübün başkan yardımcısının konuşmasını not almışım: Kendisine şu soruluyor, “Maç bitiminde tebrik eder misiniz? Cevap: “Bu benim işim değil!” O zaman bu konularda kim çözüm getirici önlemler alacaktır?
Yazılarını okuduğum, yorumlarını dinlediğim birçok futbol yazarı pası nedense hep Futbol Federasyonuna atıyorlar. Sorumlu olarak orayı, hatta doğrudan Federasyon Başkanını gösteriyorlar. O kadar ileri gidiyorlar ki, basiretsizlikle suçluyorlar. Oysa bu makam Kulüpler Birliği tarafından yönlendirilen bir statüye sahip. Şiddeti önlemede, sistem geliştirmeden kendisine yetki verilen federasyonun daha efektif çalışmasını istiyorlar. Örnekleri çoğaltmak mümkün…
Bu şiddet sarmalını yok etmenin yolu okullarımızdaki spor dersleridir. Beden Eğitimi ve Spor dersleri her hafta düzenli ve son derece yoğun biçimde yapılmalıdır. Spor dersi başkaları tarafından verilmemelidir. Aktif bir toplum için aktif bir okul sporu sistematiği oluşturulmalıdır. Beden Eğitimi ve Spor dersleri yanında doğrudan antrenörlük bölümlerinden mezun eğiticiler okulların takımlarını çalıştırmalıdırlar. Biliyorum bu işi beden eğitimi öğretmenleri bırakmazlar ama doğrusu nedir diye tartışmaların başlaması gereklidir!
Buradan tekrar futbola gelirsek, kuralları olan bir savaş başlığı atmamın nedeni ne yazık ki bu rekabetin 90 dakikaya sığdırılamayışıdır. Futbol artık bir spor değil, eğlencedir. Eğlencenin kendine has kuralları vardır. Anne babalar bu eğlenceye çocuklarının gitmesini istemiyorlar. Artık forma giymek bile tehlikeli oldu. Formalarımızı naftalinleyip 50 yıl sonrasına bırakacağız. O zamanın insanlarının bugünün zavallılarını anlayabileceğine inanmıyorum. Konu derinlere taşınmalıdır.
Her zaman yazıp, konuştuğum gibi, sorun spor yönetimi ve yöneticisinin olmayışında gizlidir. Sokaktan geçeni spor yöneticisi yaparsak, sporu siyasete kurban edersek, garip uygulamaları çok başarılı işler gibi lanse etmeye çalışırsak bugünleri bile arar hale gelebiliriz. 2020 için yapıldığı sanılan uygulamaları bir türlü göremiyoruz. Sporcularımız yarışlardan men ediliyor, geçici federasyon başkanlıkları tahsis ediliyor, özerk denilen federasyonlar devletten malı götürmeyi devam ediyorlar (neyse ki, şu anda birçok bütçe kuşa dönmüş deniliyor, çünkü tüm paralar Mersin için harcanıyor). Mersin demişken, aslında İstanbul da bir Akdeniz kenarı değil miydi? Olimpiyat testini bu kentte yapsaydık kötü mü olurdu? Derinlemesine bir araştırma yapma zamanı geldi bile… Bu makale 430 kez okundu Yükleniyor...
|