SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() FUTBOL ÜZERİNE BİR KAÇ SÖZ...![]()
Son zamanlarda futbol maçlarında hem içe, hem de dışa dönük yavanlıklar yaşıyoruz. Genellikle hakemlerimiz hedef tahtası durumunda... Basit bir taç atışı bile, hem seyirciler, hem de oyuncular tarafından tartışma konusu yapılıyor; el kol hareketleri ve konuşmalarla, sataşmalarla oyunun tansiyonu yükseltiliyor. Hakemler baskı altına alınmaya çalışılıyor. Çoğu kez bu tür davranışlar, hakemlerin hata yapmalarını arttırdığı gibi, onları kararlarında çekingen davranmalarına, gecikmelerine neden oluyor. Hele kritik yerlerde verilen serbest vuruşlar, hakemin etrafında çoğalmalara, hafif tertip itişmelere dek uzanıyor... Özellikle hakemlerimiz penaltı kararlarında çok korkak kalıyorlar ve de oyuncuların saldırısına uğruyorlar. Hakem orada mutlak otorite ve de kurallar içinde adalet dağıtma çabasında... Bir insan olarak hata yapsa bile, oyuncular ve seyirciler, hakeme saygılı olmak zorundadırlar. Basının hakemlere arka çıkması şart!..
Futbolumuz her geçen gün daha yoğun bir kaosa sürüklenmektedir… Şampiyonluk tek amaç değildir futbolda. Saygının, sevginin, adamlığın olmadığı yerde, şampiyonluk kazanılmış ne yazar? Fenerbahçe’de Aykut Kocaman – Emre çekişmesi … Aykut Kocaman, oynadığı yıllarda gol krallıkları yaşamış, Fenerlilerin göz bebeği olmuş bir sporcusudur. Fenerbahçe’de, takımda yer alan bir oyuncu, Aykut’tan daha mı Fenerli oluyor hemen? Tüm bu olaylarda yönetim mutlak olarak hocasına sahip çıkma durumundadır. Trabzon’da Şenol Güneş sessiz sedasız ayrıldı. Olayla ilgili bir yazı görmedim. O Güneş ki, üç büyüklerin saltanatına son veren Trabzon takımının öz evlatlarından biri. Ne oluyor diyen yok. Şenol Güneş değil mi Milli Takımı Dünya üçüncüsü yapan? Değerlerimizin farkında değiliz. Yoksa dışarının huyu suyu bilinmeyen kimselerine bu kadar para kaptırılır mı? Kendimize dönme zamanı geldi geçiyor. Avrupa’da takımlarındaki oyuncular veya teknik adamlar, trent olarak inişe geçmeden ülkemize kolay kolay gelmezler; bunu unutmamak gerek… 3- 5 ayda zırt vırt görevden alınan teknik adamlarımız, şuna buna paspas yapılamaz. İnsanların onurları ile bu denli ucuz oynanamaz. Bir rahatsız edici konu da, futbol yorumcularının fanatik birer taraftar gibi olayları keyfine göre saptırması … Yorumcu, amigo gibi davranamaz. Şu ya da bu tuttuğumuz bir takım olabilir. Ancak yorum yaparken, o kişi yansız bir durum sergilemek zorundadır. Bu olmazsa ne olur? Oradaki ses yükseltmeleri, öfkeli sözler, dışarıda küfürleşmelere, kavgalara, kamplaşmalara dönüşür. Kaç zamandır kulüp başkanları, yan yana oturup maçlarını seyredemiyorlar. Biz spor mu yapıyoruz, savaş mı? Bunun seyircilere uzantısı adam dövmelere, yaralamalara, öldürmelere götürüyor insanlarımızı. Ülkemiz bunu hakketmiyor. Yazık oluyor … Kural dışı davranışlarda bulunan futbolculara federasyon cezalar veriyor. Bir itiraz… Arkasından ceza anormal şekilde değiştiriliyor. Böyle olunca işin ciddiyeti kalmıyor. Kanımca federasyonca cezalandırılan futbolcu, takımını utançlı duruma düşürmüşse, yönetimler de o futbolcuyu cezalandırmayı yapabilmelidir. Burada yöneticilerin futbol anlayışlarının, düz seyircilerden daha üst düzeyde olması zorunluğu vardır. Aksi takdirde ne cezalandırmanın, ne de verip veriştirmenın bir yararı olmaz. Pek üzerinde durulmuyor ama, sanırım spor camiası sadece cebi yüklü yöneticilerden usanmaya başladı. Korkarım bu durum, ciddi bir sorun olmaya gidiyor... Takımlar futbol simsarlarının oyuncağı oluyor. İsabetsiz transferler, çuval dolusu paralar boşa gidiyor çoğu zaman. Üzülen bizler oluyoruz. Kendi çocuklarımızı, gençlerimizi ne vakit öne çıkaracağız, bilemiyorum. Takımları eskiden renklerinden hemen tanırdık. Oyun başlıyor, tuttuğumuz takımı ancak on- onbeş dakika sonra tanımaya başlıyoruz. Bu kıpkırmızı takımın neresi Beşiktaş şaşırıp kalıyoruz. Sarısı bile belli olmayan Galatasaray… Sarı laciverti görünmeyen Fenerbahçe… Her şeyi para gözlüğünden göre göre berbatını çıkarmak futbol seyircisine haksızlık olmuyor mu? Futbolcuları reklam panosuna çevirdik… Şimdi futbol adamlarımızın kolayca harcanmasında, yalan yanlış haberlerle yıpratılmasında, fanatik spor yazarlarımızın etkisini göz ardı edemeyiz. Ali’yi neden çıkardınız… Veli’ye niye şans vermiyorsunuz… Şaban dururken, Dursun oynatılır mı? Türü sorular teknik direktörleri şaşkına çeviriyor. Bunlar aile içi meseleler gibidir. Ulu orta konuşulamaz belki. Unutmayalım ki, o oyuncuları en yakından izleyen, takımın teknik direktörüdür. Oyunda baş sorumlu odur. Takımı yenildiği zaman en büyük üzüntüyü duyan, uykuları kaçan, bedenen yıpranan onlardır. Soru sorarken kendinizi onun önüne koyamazsınız. Biraz insaflı olalım. Spor kitlesi, seyircisi, yöneticisi, sporcularıyla bir bütündür. Biri diğerini ötekileştiremez … Buna hakkı yok. Bu yanlış tutum, milyonlarca insanı rahatsız eder. Sporumuz da, tam bir kaosa döner…
Bu makale 575 kez okundu Yükleniyor...
|