SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() FUTBOLUMUZDA ANARŞİ Mİ?![]()
Şampiyon adayı dört takımımızın bu haftaki maçlarında gösterdikleri performanslar, Ulusal takımımızdaki başarısızlıkların nedenlerini açık seçik görmemize yetti. Beraberliği zor kurtaran Trabzon’u mu anlatalım? Uzatmalarda zar- zor galibiyete ulaşan Galatasaray’ı mı? Ya da bir haftadır şişirilen Beşiktaş- Fenerbahçe derbisindeki futbol dışı olayları mı?
Trabzon’un Boşnak Direktörü Halilhodzic, Lig başlayalı sekiz hafta geçmiş, hala takım kuramamanın, 20 küsürlük transfer kadrosunu bir tabana oturtamamanın ezikliği içinde. Sekiz maçta altı beraberlik…Trabzon seyircisi takıma küsmüs durumda…
Galatasaray’da yönetim el değiştirdi. Seçilenlerin hemen hemen hepsi iş adamı. Diğer takımlarımızın da yönetim kadroları pek farklı değil. Hep cepleri dolu kimseler. Yani parayı iyi bilen, paradan iyi anlayan kimseler... Ne var ki, bütün takımlarımız para sıkıntısı, hatta borç içindeler. Geçmiş yıllarda siyasiler, “Borç yiğidin kamçısıdır!” derlerdi. Acaba borç futbolcuların kamçısı mı oluyor şimdi?
Galatasaray’ın yeni yönetimi, ayağının tozuyla eski Kaptanları Sabri’yi (İtalyan hocaların yavan bir biçimde kestiği) affettiler. Sessiz sedasız yapılması gereken bu iş, şova dönüştürülünce, akla “Acaba Galatasaray’ı bu uyuşukluktan Sabri mi kurtaracak ?” sorusu geliyor. Oysa dert daha derinlerde… Prandelli, hedef Süper Lig ve de dördüncü yıldız… demişti. Yönetim değişti,İtalyan ağız değiştirmek durumunda kaldı. Hedef Şampiyonlar Ligi oldu…Hollandalı Sneijder idmanı terk etmiş, Prandelli sinirlenmiş… Ama araya Abdurrahim bey girmiş; olay söndürülmüş. Ehh…Şimdi İtalyan Hocanın durumu ne olur? Hep yek değil mi?
Gelelim haftanın derbisine… Fenerbahçe, Beşiktaş’ın sahasında (Belalı Olimpiyat sahasında) 2- 1 yendi Beşiktaş’ı. Daha doğrusu Beşiktaş kendi kendini yendi! Oyun başlar başlamaz, ilk golü yedi Beşiktaş… Bana göre, oyunun başında veya uzatmalarda gol yiyen takım, oturmuş, dengesini bulmuş değildir… Hele derbilerde bu tür goller, pek hoş karşılanmaz. Erken gol tansiyonun yükselmesine, giderek oyunun sertleşmesine yol açtı. Hakem Yıldırım heyecana kapılıp başladı önüne gelene kart göstermeye… Bazen hakemler aman kontrolü elden kaçırmayalım korkusuna kapılır, hayra şerre kart çıkarmaya başlarlar. Ve oyun da güme gider. On sarı, bir de kırmızı… Hakemler için konuşmak hoş değil. Ancak bu kadar da olmaz.!.. Başarılı hakemlik (11x11) lik takımları başladıkları gibi bitime dek koruma hünerini göstermekte yatar. Bir de burnunun dibinde yapılan küfürü duymazlıktan, el kol hareketlerini, itip kakışmaları görmezlikten gelemezsiniz. Dünyanın neresinde 22 futbolcu sahanın ortasında bu denli birbirine girer, bu denli küfürleşirler? Eğer hakemlere de kart göstermek olsaydı, iki üç kırmızı kart da onlara çıkarılırdı. Böyle bir görüntünün adın ne olur? Olsa olsa futbol anarşisi değil mi?..
Bir de iyi bir resim verelim. Bursa’yı ve başındaki teknik direktör Şenol Güneş’i kutluyorum. Sessiz sedasız, efendi efendi futbollarını oynuyorlar. Basın onları iki üç satırla geçiştiriyor. Pek hoş olmuyor doğrusu… İyi olan alkış bekler. Benim alkışım Bursaspor’a ve Güneş’e… Bu makale 494 kez okundu Yükleniyor...
|