SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() GELELİM HENTBOLA!..
Ne hale getirdik? Neredeydik?
Bu soruların cevaplarını hentbolun içindekilerinin olaya dışarıdan baktıkları, ancak göremedikleri için verebilmesi zor görünüyor. Yıl 2000, akşam evde yabancı hentbol dergilerini karıştırıyorum. Almanların 1978 yılında çıkardıkları, o günkü adıyla “Lehre und Praxis des Handballspiels” isimli dergi “handballtraining”e dönmüş. Hentbola bilim aşılanmış. Hem teknik hem de antrenmanla ilgili müthiş yazılar var. Bunları nasıl paylaşırım derken Tarık Cengiz beni arıyor: “Yavuz Hocam Teknik Kurula Başkanlık eder ve bizimle çalışır mısın?” sorusunu iletiyor… 1976’dan beri hentbolla yaşamını birleştirmiş ve büyük ölçüde hentbolu yaşamının önüne katmış birisinin buna vereceği cevabın ne olacağını sanırım tahmin edebiliyorsunuz. Başkan Günal Ensari idi. Sanıyorum birlikte karar verdiler. Sonrasını, çoğu o zamanı yaşayan arkadaşlarımız ve kulüplerimiz bilecektir. Hentboldan türlü nedenlerle uzakta kalan, geçmişin kırgınlıklarını yaşayanlar bile hentbola var güçleri ile destek oldular. İlginç gelişmeler olmadı değil. Tarık Cengiz bir müddet sonra federasyon yönetiminden istifa etti. O zamanki görevime gelmemi isteyen kişi olduğu için görevimden ayrılma isteğimi ona bildirdim. Kalmamı istedi. 2004’e bir buçuk yıl varken kendilerini hep sevip saydığım birkaç arkadaşım teknik kurula gelmek için can atıyorlardı. Ensari’ye durumu ilettim. Sonra o arkadaşlar bir şekilde federasyonda oldular. İşin ilginç yanıdır ve bu her federasyon döneminde yaşanır, yapılmakta olanlar eleştirilir, sonra o pozisyonlara gelindiğinde aynı şeyler sanki çok yeni imiş gibi anlatılır. Bizim “Hentbol Anlayışımız”ın temelinde bu hep oldu. Sonra seçimler geldi. Bu defa Tarık Cengiz federasyon başkanı seçildi. O hafta Almanya’dayım. Stuttgart havalimanında iken Günal Ensari aradı. Seçimi Tarık Cengiz’in kazandığını söyledi. Kendi federasyonuna yaptığım katkılar için teşekkür etti. Fırsat diye Peter Sichelschmidt’in Almanya için çalışmayı bırakmasını EHF’ye gelmesi pazarlıklarını yaptım Essen civarında, Strasbourg yakınında... Türkiye’ye döndüm. Teknik Kurulda değil ama delege olarak çalışmayı sürdürdüm. Genç ve çalışkan arkadaşlarım gayet başarılı ve hırslı şekilde çalıştılar. Hepsi katkıda bulundular. Ensari zamanında arada ve sıkça Mustafa Serdaroğlu ile görüşmelerim oldu. Kendisi o zamanın yönetim kurulu üyesi idi. Sohbetlerinden aklımda kalanlardan birisi, o zaman ASKİ ile nereye gitseler, oralarda benim ismimi duyduğunu ve şaşırdığını söylerdi. Daha da ileriye gideyim; “Keşke biz senin federasyon başkanı olmanı sağlasaydık” dedi… Sanıyorum federasyon içinde küçük de olsa sıkıntılar vardı, onun bir kızgınlığına gelerek söylemiş olduğu bir cümledir deyip, üzerinde çok durmadan geçip gittim. Bilenler hatırlayacaklardır, 2000 yılında Tarık Cengiz Milletvekili idi. Federasyon Başkanlığı talebi o zaman üyesi olduğu partinin genel başkanı tarafından reddedilmişti. Gerekçesini ben yazayım: Efendim, eğer milli takımlarımız yenilirse, bu başarısızlık partiye rücu edilirmiş! Bu küçük ama kıymetli bilgiyi böylelikle paylaşmış oldum. Bakın hâlâ maçlar ve maç sonuçlarından söz etmiyorum. Teknik kadrolar, hakemlikler ve gözlemciliklerden bahsetmiyorum. Ben her hentbol gönüllüsünün tüm gücü ile çalıştığına inanıyorum. Tarık Cengiz’in müthiş çalışma gücü ve iradesi ile yarattığı algı hentbola başkentte yılların kangren olmuş sorununu çözen bir tesis yaratmıştır. Çankaya Yıldız’daki bu tesisler 38 yaşındaki hentbolun merkezdeki kurtarıcısı olmuştur. O zaman Spor Toto Teşkilat Başkanı olan Bekir Yunus Uçar’ın katkıları asla unutulmamalıdır. Şimdi Başkan Bilal Eyüboğlu. Kendisini severim. Oyunculuğundan tanırım. Başkan olmadan iki yıl öncesinden itibaren “Hocam ne olur birlikte çalışalım” dediğini, BJK ile birlikte nereye giderlerse oralarda beni tanıdıklarını, bundan keyif aldıklarını anlatırdı. Kıymetli dostum Mehmet Önder’in federasyon içindeki sıkıntıları nedeni ile ayrılmasından sonra MHK başkanlığına getirilmem bazılarını şaşırttı. Ama kıpırtıları hisseden biri olarak işin çok uzun olmayacağını anlamıştım. Nitekim yeni seçim ve sonra bir seçim daha oldu ve yeni yönetim hentbolu yönetmeye başladı. İlk seçim sonrası başkanın “Hocam, arkadaşlarım seninle çalışmak istemiyor” demesi sonrası, oradaki görevim sona erdi. Meraklısı için yazıyorum, o görevlerde bulunmanın manevi hazdan başka hiçbir getirisi yoktur. Bugünkü arkadaşlarım da aynı koşullarda çalışmaktadırlar. Velhasıl biraz hentbol yazayım dedim. Arada nostaljik konular yer alsa da hentbol keyifli bir spordur. Her koşulda keyif almaya çalışın. Sataşmadan duramayacağım, tarzım değil ama bir yazımda bir okur (sporumuz.com’da yayınlanmış bir yazıma yorum yapan kardeşim için) hentboldan ellerinizi çekin demeye getiren bir cümle kullanmış. Tek cevabım şudur: “Hentbol bizim sevgilimiz, aramıza girmeyin!” O konuları bir başka yazımda karalarım. Gelecek yazı: “Sisam’da özel uçağımız için park yeri arıyoruz!”
Bu makale 571 kez okundu Yükleniyor...
|