HAVA SPORLARIMIZ NE ALEMDE?

Planör eğitimleri veriliyor. Hava Harp Okulu pilot yetiştirmeye devam ediyor. Özel okullar artık uçuş ve pilot eğitimi konusunda daha aktif duruma geldiler. Artan şirket ve uçak sayısına karşılık ülkemizde 200’e yakın yabancı uyruklu pilotun görev yaptığını duyuyoruz. Bazıları Türkçe’yi ilginç şekilde konuşuyorlar ve anlaşılıyorlar. İngilizceleri ise harika doğrusu…

Askeri amaçlarla yapılan paraşüt eğitimi kıtalarda sürüyor. Yamaç paraşütü bir turizm veya rekreatif faaliyet olarak ön planda. Fethiye yöresi bu sporun en tanınmış bölgesi olmayı hak ediyor. Dağdan deniz kıyısına süzülmek başka bir duygu olsa gerek. Termal havanın olduğu her yerde yamaç paraşütü ideal bir kullanım aracı.

Buraya kadar herşey iyi. Ama eksik çok şey var: Birincisi, daha çok paraşüt eğitimi verilmelidir. Daha çok gencimiz bu eğitimi alabilmelidir. Hatta ileri yaşlardakilerimiz için bile paraşüt kullanımı eğitimi verilmelidir. İkincisi ise, açtığımız eğitim kurumlarında bu aracın kullanımına yönelik ekstra programlar uygulamaya konulmalıdır.

Model uçak yapımı ve uçurulması konusu kısa programlarla değil yıla yayılmış şekilde gerçekleştirilmelidir. Eskiden hafif özelliği bulunan ağaçlarla yapıp, lastik tahrikli pervane ile uçurduğumuz uçakların yerini şimdi sıvı yakıtlı radyo kontrollü olanlar aldı. Helikopter uçuranlar bir araya gelip gösteri yapıyorlar.

Ülke olarak herşeye hazır olmak zorundayız. Havacılık ve havacılık sporları gençlere sevdirilmelidir. İsteyenlerin, eğer fiziksel ve ruhsal becerileri yeterli ise pilot eğitimi almaları sağlanmalıdır.

İşin diğer tarafı bu alanın eğiticilerine kulak vermektir. Havacılığın her noktasında kaliteli malzeme ön plandadır. Eğitim için olması gereken en iyi kalitedeki malzemeler kullanılmalıdır. Eğiticilerin eğitilmesi için onları yılda en az 3 kez çeşitli merkezlere göndererek bilgi tazelemeleri sağlanmalıdır. Eğitim esnasında sıfır tolerans prensibi uygulanmalıdır. Küçük bir hatanın bile insan yaşamını  olumsuz etkileyeceği her zaman bilinmelidir!

Bu defa havadan sudan bir şeyler yazayım derken havaya takılıp kaldım. Yaz dönemindeyiz ve yüksek sezon uçuşlarını izliyoruz. İşi gereği çok sık uçan arkadaşlarımdan edindiğim bilgiler giderek bir güvenlik zaafiyetinin ayak izlerinin yakınlığını hissettiriyor. Daha hassas, daha dinamik bir işletmecilik gerekiyor. Birimler arası koordinasyon neredeyse kopmak üzere. Kabin hijyeni azalmış gibi… Çalışanların yolcuya olan davranışlarındaki o eski sıcaklık kaybolmuş durumda. Bilet fiyatlarını başka bir yazıya bırakacağım..

Yaz ayları… Bu coğrafyada yaşayanların çalışma takvimlerinden dolayı tatil zamanı gibi… Unutmayın denizde kahverengi olmak isteyenlere farklı bir bir tiyo vereceğim. Kışın kar tatili yapın, yaza göre çok daha kahverengi olacaksınız. Polar sizi bronz yapacak. Böylelikle yaşamınıza kış tatilini de eklemiş olursunuz. Deneyin, hoşunuza gidecek…