HERKES HESAP VERECEK!..

Dört yıllık spor eğitimini 6 yılda zor tamamlayan, okul yaşamı boyunca % 80’lik dilimi kamplar ve maçlarla geçiren bir spor öğrencisi mezun olduğunda eğer 10 kez milli olmuşsa bu elemanın ataması derhal yapılıyor.

Spor Anatomisi’nden, Egzersiz Fizyolojisi’ne kadar onlarca ders iyi bir spor eğitmeni olabilmek için minimal gereklilikler içinde yer alıyor. 4 yıllık lisans öğrenimi esnasında öğrenciler en az 240 kredi toplamındaki dersleri almak ve başarmak zorundalar. Bunun staj bölümleri de bulunuyor.

Bunların yanı sıra eğitim-öğretim dönemlerinde çeşitli yurt içi ve dışı maç ve yarışlarını izlemeleri isteniyor. Gazete, kitap okumaları, sempozyum ve kongrelere katılmaları bekleniyor. Bunların tamamı yerine getirilebilirse optimal bir spor eğiticisi olunabilir deniliyor.

Şimdi, spor eğitimi alıp spor uzmanı olmak isteyen herkes yukarıda yazdıklarımı okusun ve kendilerini test etsinler. Buna karşılık, uzman olarak almak istedikleri kişilerde bu özellikler var mı diye bu işlerin sorumluları da ellerine kalem kâğıt alıp değerlendirme yapsınlar.

Atletizmden yüzmeye hemen her branşta aldığımız sonuçların çok iyi olmadığını herkes biliyor. Sayısı 190’a varan Üniversitelerimizin 70’e yakın sayıda spor yüksek okulları bulunuyor. Bu okulların bir bölümü Fakülte yapılmaya başlandı. Buralarda Antrenörlük Bölümleri de mevcut. Ne yapıyor bu okullar? Nerede bunların yetiştirdikleri öğrenciler?

Bazı federasyonlar genç sporcularını erken şekilde milli yapmayı başarıyorlar. Spor okullarına sınavsız girebilsinler diye… Kendi çocukları başarılı olsun diye çırpınan federasyon başkanları var… Bu arada milli takımlarda yer almasına rağmen kendilerine kamp ya da yarışmaya giderken zorluk çıkarılan spor öğrencileri de var… Çok daha vahim bir durum olarak, tatil yapmak için bölgesel kamp yaratılıp, okullardan izin talep edilen faaliyetler oluyor.  

Merak etmeyin bu gibi durumlarda sorun tek taraflı değil: Hem Spor Federasyonları hem de Üniversiteler sorumluluk iradesini göstermelidirler…  

Buradan ilk, orta ve liseye geçersek (bu arada yeni değişiklikler gelebilir) durum çok parlak değil. Okul yerine dershaneler tartışılıyor. Okullarda spor ders sayıları azaltılıyor, derslere uzmanlığı olmayan başka branş öğretmenleri giriyor, okul spor kulüpleri kapatılıyor… Varsa yoksa bir üst okul grubuna katılabilmek için yapılan testler ve uzantılarının tartışılması… Bu mudur bizim spor politikamız?

Olimpiyatları neden alamadık? Bize neden vermediler? sorusunu hatırlayanlarımız olursa yukarıdaki bazı paragraflar onların işine yarayabilir. Çok basit konularda bile sürekli hata yapan varsa, görevini kötüye kullanan varsa, sporun gelişmesi ve yaygınlaşması için ortaya engel çıkaranlar varsa bunlar hesap vermelidir!

2016’ya gidecek sporcu sayımızı tahmin edenimiz var mı? Soçi’yi hiç konuşmuyorum. Kış sporları için bu devlet bundan birkaç sene önce 1 Milyon Türk Lirasını Erzurum’a gömdü. Oradaki tesisler kış oyunlarını fazlası ile karşılayacak özelliklerde yapıldı. Oradan kaç sporcu çıktı? Ya da neden çıkmadı? Federasyonlardan hesap soranımız oldu mu?

Yazdıklarımdan kimse alınmasın…

Gelecek gençlerin diyoruz ama çocuklarımızın oyun alanlarını ellerinden alıyoruz. Her tarafa beton derslikler yapıyoruz. Rekreasyon alanlarını yok ediyoruz. Öğretmenlerimiz öğretmen olduğunu söyleyemiyor. Ben ne yapıyorum diye soranlara; “Ben işsizim” diyorum. Bu cevabı duyanlar zaten başka soru sormuyorlar…

Bugünkü durum bundan ibarettir…