SON DAKİKA
HÜZÜN HAFTASI!..
12 Dev Adam… Dünya Kupası’nda DEV’rildi. Üzüldük tabii… Litvanyalılar son saniyeleri beklemeden farkı 10 sayıya çıkarmışlardı bile… Ve de bizden üstün bir oyun sergilediler. Sen gerilerden gel, son saniyelerde iki üç üçlük at, maçı al götür. Litvanyalı üçlükçüler yemedi bunu. Bileklerinin hakkıyla kazandılar. Bu fazla abartılı DEV lafı da hoşa gitmiyor doğrusu…
Ümit Milli Futbol Takımımız (U21) İsveç’e yenilerek play- of şansını kaybetti. Üzülmek yetmiyor tabii. Bir terslik var ama nerede? Başta mı, ayakta mı? Geçmiş olsun… . Aynı günün gecesi, İMPARATOR’un takımı, Ulusal Futbol Takımı’mız, İzlanda’nın İZLANDASON ulusal takımına 3- 0 yenildi. İzlandason’lar 4- 5 de net gol kaçırdılar. Kanımca yazılan çizilenin aksine tartışmasız bir yenilgi… Ve de bu denli şaşkın, bu denli anlamsız bir savunma, affedilecek gibi değil! Düz bir futbol seyircisi bile, “korner yapma, her korner gol kokuyor” derken, bizim adamlar ısrarla kornere atıyorlardı topu… Kavak boylu hava hakimiyeti belirgin İzlandasonlar da, sahada cirit atıyorlardı. Ne beklerimiz top çıkarmayı becerebiliyorlardı, ne de ortalarda dolaşan ünlü- pozlu top aktarıcılar… Ve 3 metreden karşı karşıya kaldığı kaleye topu sokamayan gol kralımız… Ya 18 üzerinde topu önünde bulan Selçuk’un kaçırdığı gol… Bu yetmez gibi,oyunun başından itibaren ne yapacağını şaşırmış Ömer’in, ikinci sarı karttan atılması, akla durgunluk veriyor. Güvenli kalecimiz bile acemilikler içindeydi.Yazık!.. Bu futbol sadece ayakla oynanmıyor. Unutmayalım ki, ayaklara emri veren beyindir. Kaldı ki, İzlanda’yı 7 karşılaşmada ancak bir kez yenebilmişiz. Yani lokum takımlardan değil…
Yukarda anlattıklarımdan sonra şunları söylemek zorundayım: * Bu savunma ile (Çünkü iyi olan bir kişi bile yoktu) gruptan çıkmamız çok zor… * Kendi takımlarında başarılı görülen bazı futbolcularımız, milli takımda kayboluyorlar. (İlk 11 de yer alan bütün futbolcularımız, kendi yeteneklerinin çok altında bir performans içindeydiler…) * Futbol sinir harbi değildir. Her futbolcu sinirlerine hakim olmayı öğrenmek zorundadır. Hele hakemlerle dalaşmak çok pahalıya patlar. Bizdeki gibi seyircisi çok 3- 4 takıma kıyak geçmek, görmezlikten gelmek, dışarıda sökmez; hele Avrupa ülkelerinde hiç sökmez!… * Takımlarımızın ille de bir psikologa ihtiyaçları var. Bu beceriksizliğin, şaşkınlığın nedenleri üzerinde durulmalıdır. Tansiyonu yüksek karşılaşmalarda, oyuncu psikolojisi çok önemlidir. * Bir de basınımızın, bizimkileri şişire şişire mankafaya çevirmeleri pek hoş olmuyor. Milli Takım şu Ali’nin, bu Veli’nin değil, uluscak hepimizindir…
Yukarda yazdıklarımız üzüntü vericidir. Spora meraklı, hele futbola çok meraklı İnsanımız, kötü haberlerden usanmış durumdadırlar. İş kazaları, trafik kazaları, aşk kazaları (Kadınını döven,öldüren erkekler…) bıktırdı herkesi…
Neyse ki minderde, güreşçilerimiz serbest stilde takım halinde üçüncülük aldılar. Bir altın, bir gümüş, iki bronz madalya ile… Yaşar Doğu, Celal Atik, Gazanfer Bilge’nin torunları yaşındaki bu gençlerden, daha üstün başarılar beklemek çok görülmemeli… Bizi sevindiren genç güreşçilerimizi kutlarım…
Bu makale 493 kez okundu Yükleniyor...
Yorumlar yüklenirken lütfen bekleyiniz...
|