SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() JAPONYA 2020'Yİ ALDI!..Londra’nın hemen bitiminde Japon sporcuların ülkeye gelişlerindeki karşılama töreni ile Tokyo 2020’yi aldı değerli okuyucularım. Bu satırları ne yazık ki üzülerek yazıyorum. Evde oturmuş çayımı içmekte iken bana iletilen haberle zaten yıkılmıştım. Japonya’daki karşılamayı araştırın, okuyun, sonra kararınız verin… Göremeyenler için yazayım: Tam beş yüz bin kişi karşılama yaptı...
Eskişehir’e gelen sporcumuzu yalnızca babası karşıladı...
Birleşik Devletlerde de benzer karşılama törenlerini izledik. Aslında bizdeki de fena değildi. Bizzat Başbakanımız makamında kabul ederek onları kutladı. Yanlarında Spor Bakanımız ve Atletizm Federasyonu Başkanımız vardı. Görüntüde iyi bir tablo ama topluma bu duyguyu yayamazsak spor ruhunu inşa edemeyiz.
2016 sonuçları nasıl olacak diye endişe etmeye gerek yok. Gazetede okuduğum doğru ise bir sporcu kulübünden 60 bin TL para talebinde bulunmuş. Başkan da vermemiş. Sporun amatörlüğü çoktan rafa kalktı ama bu pazarlığun detaylarını bilmek zorundayız. Bu tablo bize sporcuların kulüplerde olmasında çeşitli yapılanmaların varlığını gösteriyor. Evet, spor kulüpte yapılır ama asıl olan daha fazla sayıda sporcunun antrenman ve maç yapmasıdır. Ama yıllarca aynı isimlerle ve pazarlıklarla spor yapılıyor ve yaptırılıyorsa durum vahimdir.
Futbolu bir taraf bırakırsak, aslında iyi bir çalışma sonrası sporda sağlam başarıların temelleri atılabilir. Her zaman yazıyorum: Türk sporunun sorunu yöneticisinin olmayışıdır. Spor Yönetiminin olmamasıdır. Yönetin denilen olay bir veya en fazla iki kişinin dudakları arasından çıkacak sözlerle götürülmektedir. Siyasetle işbirliği yapmayanın şansı asla yoktur. İşi bilenlerin bu sistem içinde olmasına imkan yoktur.
Kimse kıvırmasın! Siyasetle işbirliği yapmak aslında kötü bir şey değil. Ama oralara işini iyi yapmayı düşünen insanların yanaşması çok zordur. Merkeze ulaşmada örülen duvarlar o kadar kalındır ki ancak etrafında dönebilirsiniz. Eğer fırsatını bulup proje ve düşüncelerinizi iyi anlatma şansınız olsa bile bu defa spor geçmişi ve felsefesi olmayan bir yapının sizi anlaması imkansıdır. Onların işi varsa yoksa mahalle aralarına semt sahaları yapılmasıdır.
Kahvede oturan birkaç çay içicisinin birkaç gence bakıp partiye iletmesi ile yapılan bu tesisler açılıştan bir ay sonra hızla eskimeye başlamaktadır. Çok büyük ve önemli tesislere girişilmemektedir. Çünkü onları yapabilmek ayrı bir anlayış sahibi olmayı gerektirir. Keza yapılsa bile ne kadar eksikliklerinin olduğu ortaya çıkmakta ve sporun gönüllü ve iyi niyetli yöneticileri geçici hafıza kayıplarına uğramaktadırlar.
Japonya ile başladık, döndük dolaştık kentimize ve ülkemize geldik. Yüksek beklenti içerisinde iken, sporda başarının oraya çok kişi ile gitmekle olmayacağını öğrendik umarım. Kuşkusuz olimpik barajları geçmek önemli bir aşamadır. Ama sorun birkaç madalya almak değildir. Sorun, sporun sevilmesi, hareket etmenin sevilmesi ve sporun halk tarafından benimsenmesi çizgisindedir.
Japonlar 1964 senesinde yaptıkları olimpiyat oyunlarına kadar yurt dışına çıkma yasağına tabi idiler. Ancak oyunlar sonrasında seyahat özgürlüğüne kavuştular. Bu defa bütün doğal afet yaralarını sarmış yeni icatları ile beraber 2020’yi alacaklar gibi görünüyor. Eskiden Japonya’nın ürettiği mallar “Tapon Mal” şeklinde isimlendiriliyordu. Daha sonraları aranılan ve kalitenin sembolü ürünlerle tüm dünyayı kucakladılar. Şu anda Çin bu görevi üstlenmiş oldu ve birinci denemesini 2008’de tamamladı.
2020’nin nerede yapılacağı 2013 Eylül’ünde belli olacak. Umuyorum o tarihe kadar yeni bir spor yapısı şekillenmesi konusunda küçük kıpırtıları görürüz. Yoksa Coubertin’in bu muhteşem fikrinin bu topraklardaki deneyimi için Mars’ta yaşamın keşfini bekliyor olabiliriz. Bu makale 614 kez okundu Yükleniyor...
Yorumlar yüklenirken lütfen bekleyiniz...
|