SON DAKİKA
KISA DEĞİNİLER!..
Süper Lig’in her yıl olduğu gibi başa güreşen dört takımı, mevsime rahat başlayamadılar.Yönetimler kendi içlerinde pek huzurlu görünmüyorlar.Kulüpler göz ardı edilemeyecek borç içindeler. Bazı takımların seyircileri küskün duruyorlar; stadyumlar boş kalıyor. Futbol denilen oyun, seyircisi, hakemleri, teknik adamları, yöneticileri, futbolcuları ve basını ile bir bütünlük içinde anlam kazanır. Yaşanan tatsız olaylar, federasyon ile çatışmalar, içimizi karartacak boyutlarda… Yukarda sıraladığım bu altı kalem üzerinde durmak gerek.
Seyirci transfer istiyormuş… Ne olduğu, enine boyuna incelenmeyen onlarca gerekli gereksiz transfer yapılıyor. Sorulduğunda, “efendim seyircimiz istiyor, biz de mecbur kalıyoruz” deniliyor. Dünyanın neresinde böyle bir transfer politikası var acaba; kim kimi kandırıyor? Ya seyircilerin beğenmedikleri futbolculara (Hem kendi takımlarının, hem de karşıt takımların) yaptıkları hakaretler, küfürler… Yutulacak cinsten değil. İnsanların onurlarıyla bu denli uğraşılmaz…
Hakemler çaresiz kalıyor… Dışarıda başarılı maçlar yöneten hakemlerimiz, içerde saçma sapan bir beceriksizlik içine giriyorlar. Penaltının kuralı vardır. Hangi oyuncu olursa olsun ve de hangi takımda oynuyor olursa olsun, penaltılık durum varsa, hakem penaltıyı vermekle görevlidir. Korkaklık, ayrımcılık yapamaz… Bu ünlü bir oyuncudur, bu büyük bir takımdır, seyircisi çoktur, basın beni rahat bırakmaz… gibi yavanlıklara yatarsa, bu tutum hakemlik mesleğiyle bağdaşmaz. Hakem sahanın mutlak hakimidir ve de adalet dağıtmakla mükelleftir. Bu arada şunu da söylemek isterim; futbolcularımızın da hakemlere yardımcı olmaları gerekir… Hakemin her düdüğüne el- kol hareketi yaparak, hele seyircileri tahrik ederek, oyunu çığırından çıkarmak, sporculuğa yakışmaz.
Teknik adamlar tedirgin… Rahat çalışamıyorlar kanımca; oyun içinde futbolcu değiştirmek büyük sorun. Dışarı alınan oyuncu utanmasa, teknik direktörün boğazına sarılacak. El sıkma yok… Uzatılan ele karşılık vermek yok… Ya doğrudan doğruya soyunma odasının yolunu tutmasına ne buyrulur futbolcunun? Hangi terbiyeye sığar bu? Messi, Ronaldo, İbrahimoviç… Futbolun kralları… Böyle bir yavanlıklarını gördük mü hiç?
Yöneticilere kim dur diyecek… Zaman zaman, yöneticileri tanıyamıyoruz. Teknik direktör de oluyorlar, hakem de oluyorlar…Soyunma odalarına da giriyorlar… Acaba Manchester United’ı Dünya Takımı yapan Sir Alex Ferguson, bizdeki gibi bir başkanla karşı karşıya kalsaydı, orada 26 yıl değil 26 saniye durur muydu acaba?
Futbolcular sporcu olduklarını unutmamalı… Futbol tarihimizi biraz karıştırırsak, aramızdan ayrılalı yıllar olmuş Baba Hakkı Yeten (Beşiktaş), Gündüz Kılıç (Galatasaray), Cihat Arman (Fenerbahçe) ile ilgili spora gölge düşürecek bir hareket
yapıldığını okuyabilir misiniz? Yok böyle bir şey... Bunu niçin söylüyorum? Son yıllarda nerdeyse moda oldu; bazı futbolcular 18 içinde kendine yere atarak hakemleri yanıltmaya çalışıyorlar. Ayıp oluyor… Kendini bilmez fanatikler dışında o tip futbolcuları, kimse alkışlamaz ve de futbolu bıraktıkları gün unutulurlar… Ulusal takımımızda olsalar bile… Sonra bazı futbolcular seyircilere bulaşıyor. Futbolcunun görevi futbolunu oynamaktır. Bir de hakemlerimizin de birer insan olduğunu, hataya düşebileceklerini düşünerek, onlara daha insaflı davranılması beklenir futbolcuları-mızdan. Sporun içinde bu insancıl davranışları özler durumdayız doğrusu…
Basın sağduyulu olmak zorunda… Açıkçası futbolumuz bir dar boğazdan geçiyor. Hem Ulusal Takımımız, hem de seyircisi çok dört takımımız, dengesini bulmuş, güven uyandıran bir resim vermiyorlar, veremiyorlar… Eleştirilerimizde ve övgülerimizde abartılara düşmeyelim; gerçekçi olalım. Ve en önemlisi, Dünya kupasına katılmak kesede keklik değil…
Bu makale 471 kez okundu Yükleniyor...
|