SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() KORKUNUN ECELE FAYDASI OLMAZ!..
Bazı yazılarıma yorum yapanlara sesleniyorum: Önce teşekkür ediyorum. Okuma fırsatı bulup değerlendirmelerini aktarıyorlar. Ama dikkatle bakıldığında yorumların o yazı ile uzaktan yakından ilişkisi olmadığı görülüyor. Konu zerre kadar yazdıklarım ile ilgili değil ama başka yazılara takılıp duruyorlar.
Ülkemizde bir pozisyonda olabilmek için bazı özellikler gerekiyor. Bu genel bir değerlendirmedir. Bilgi, beceri, eğitim, tecrübe sizi oralara taşıyabilir. Bu ölçütler aslında olması gerekenler içinde yer alanlardır. Ama bazen ve sıklıkla hiçte herhangi bir özelliğinizin olması gerekmez. Atamalar yolu ile yapılan görevlendirmelerde çeşitli veya olmayan özellikleriniz sizi bir yerlere taşıyabilir. Hentbol üzerine yazdığım yazılar neden bazılarını rahatsız ediyor anlayamıyorum? Hentbolda yoksunuz diyorlar. Doğru. Çünkü seçim de olsa bazılarımızın oralarda olması var olan seçim statüleri nedeni ile mümkün değil. Var olan başkanlar eğer kendileri istemezse başkalarının aday olması bile mümkün değil. Bu durum ne kadar demokrasi ile ilgilidir? Öte yandan, demokrasinin iyi bir yönetim şekli olmadığı bilinir. Ama “yönetim şekilleri içinde en iyi olanıdır” diye yazanların eserleri incelenebilir. General De Gaulle, yazdığı kitapların birinde insanların mesleklerini en iyi şekilde yapması gerektiği anlatmaktadır. Otuz yılı aşkın sürede en iyisini yapmaya gayret etsem de bunu başarmış olduğumu söyleyemem. Hentbolla uğraşım tamamen bir hobidir. Bildiğiniz gibi hobiler mesleklerin önüne geçebilir. Eskiden gazetelerdeki birkaç satırlık haberleri keser dosyalarda saklardım. Şimdi dijital sistemler var. En azından maçları izleme şansımız var. Hentbol Federasyonu yıllardır yapamadığımız bir işi başardı. Hentbol maçları televizyonda yayınlanıyor. Bundan dolayı çok seviniyorum. Ama oynayanlara göz attığımda hala 2000’li yılların oyuncularını görüyor olmam beni şaşırtıyor! Bu konuyu ikiye ayırmak gerekebilir: Birinci olarak, o dönemin oyuncularının genetik yapıları çok iyi olanlardan seçilmişlikleri önemli rol oynayabilir. İkincisi, şimdilerde yeteneklilerin seçilmesinde yaşanan sıkıntılar sayılabilir. Kulüplerin maddi sıkıntılar içinde olması milli takımların başarısını negatif olarak etkilemesi kaçınılmaz bir sonuçtur. Zaman zaman iyi veya kötü sonuçlar alınabilir. İşin doğası bunu yönlendirir. Ama gelecek için ne yapıyoruz sorusuna cevap bulmak gerekir. Bugün seçilmiş veya atanmış olan herkesin bir ömrü olacaktır. Bütün mezarlıklar “kendilerinden vazgeçilemez” denilen insanlarla doludur. Önemli olan bu dünyada hoş bir seda bırakabilmektir. Bunu kaçımız başarabilecek? Cevabı zor sorudur bu… “Kim nereyi kapmış, ne yapmışla” zaman geçireceğimize, kendi işimize baksak daha sağlıklı bir anlayış sayılabilir. Sağlık derken yalnızca beden değil, ruh sağlığına dikkat etmek gerekebilir. Çünkü etrafımızda her bakımdan tedavi ihtiyacı bulunan insan sayısı artıyor! Er ya da geç, “benden başkası bu işi yapamaz” diyenlerin de bir takvimi oluyor. Herkesin sağlıkla yaşamasını temenni ediyorum. Ama o pozisyonlar ne kadar sürer, hep tartışmalıdır. Korkunun ecele faydası yoktur! Kendi başkanına pusu kuran bir heyetin de sonu gelecektir! Kurullarda yer alıp kurul işlerini baltalamayı bir meziyet sayanlar semt kahvelerine dönüp okeye başlamaları uzak değildir. Yazdıklarımı sakın siyasete yormayın! Batı “düello” derken şark “pusu” demiştir. Ama pusu kuranların da bir vakti gelecektir. Bunun bilinmesi ve bir yere not edilmesi faydalı olacaktır… Bu makale 423 kez okundu Yükleniyor...
Yorumlar yüklenirken lütfen bekleyiniz...
|