SON DAKİKA
KOŞAN TEKNOLOJİ, YÜRÜYEN SPOR!..
Spora ilişkin bilgilerimizi gözden geçirdiğimizde çok farklı konular karşımıza çıkıyor. Bunlardan birisi yabancı sporcu almada aşırı istekliliğimiz. Diğeri, eğer biraz paramız varsa ya da fon bulabilirsek yabancı antrenör arayışımız. Üçüncüsü ise hangi sporda olursa olsun bir türlü doğru dürüst performans değerlendirmelerini yapmaktan uzak durmamız.
Yabancı sporcuyu alarak kupa maçlarında ya da ligde başarılı olmak istenmesi günümüz rekabet koşullarında normal karşılanabilir. Özellikle Avrupa’da oynanacak maçlarda güçlü bir kadro sizi üst turlara taşıyabiliyor. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadığı için ligde gerekli başarı gelmeyince Avrupa Kupaları hayal olmaktan öteye gidemiyor. Yabancı antrenör arayışımızın çok farklı sebepleri var. Bunun dünya çapında bir borsası var. Menecerler ve çeşitli kişiler bu işin ticaretini yapıyorlar. Bazı antrenörlerin başarılı olup olmadıklarına bakılmaksızın davet edildikleri görülüyor. Hatta buraya gelip kendilerini ispatlama yolları açılıyor. Öte yandan, ülke içinde bir çalıştırıcı ile anlaşma yapıldıktan 6 saat sonra kapı dışına konuluyor. Yabancı antrenörler ile yerli antrenörler arasında eğitim ve deneyim farkları bulunuyor. Aslına bakılırsa yerli çalıştırıcıların işi daha zor çünkü o kadar farklı grup ve kişilerle mücadele etmek zorunda kalıyorlar ki, takımı çalıştırmak işin belki de en kolay tarafı oluyor. Üçüncü konu olarak bahsettiğimiz alanda inanılmaz eksikliklerin varlığıdır. Bir kere çoğu takımda planlama diye bir kavram yok. Alışkanlık hiç yok! Transferler belki de çalıştırıcı gelmeden tamamlanıyor. Alt yapılardan gelecek oyuncuların üst kategorilere adaptasyonunda çeşitli problemler yaşanıyor. Gelen antrenör, ağırlıklı olarak kendi sporcularının takımda olmasını istiyor. Olmadığı takdirde sezon arasında ilk fırsatta onları davet ediyor. Peki, bunların yanında en önemli olay nedir? Kondisyonel özelliklere dikkatlerin çekilmemesidir. Planlama yok dedik fakat en önemlisi, ne bir ön test yapılıp takımın genel kondisyonel durumu belirlenmeye çalışılıyor ne de bunu bir sisteme çevirip rutin kontroller yapılıyor. Hangi çalıştırıcı olursa olsun, antrenmanlarını bir plana bağlamalı ve bunu periyotlara göre hazırlık programlarına dönüştürmelidir. Sezon öncesinde dayanıklılık antrenmanlarının yapılması bir klasik durumdur ancak hangi yüklenme şiddetlerinde antrene edileceği test sonuçlarına göre tespit edilmelidir. Böyle mi yapılıyor? Sanmıyorum. Çünkü yazılı hiçbir kaynağa ulaşamıyoruz. Sezon öncesi bir dayanıklılık testi yapıldı mı? Sporcuların dakikada kilogram başına kullandıkları oksijen miktarı belli mi? Kısa mesafelerde oyuncuların hızlanma performansları kayıt altında mı? Defans oyuncularının kaleci ile işbirliği (spor eğer futbol ise) yaparken sergiledikleri davranış biçimi nedir? İşte bu ve buna benzer soruların ciddi biçimde cevaplanması gereklidir. Ölçülemeyen kondisyonel bir özellik kontrol edilemez. Sporda performansı ya da başka deyimle başarıyı belirleyen birçok faktör olmasına karşılık, bunların her birinin belli bir plan içerisinde testlerle kayıtlara geçirilmesi gereklidir. Ve bunların hepsinden önemlisi de bu kontrolleri yaparken teknolojiyi kullanma becerisidir. Eskiden kalma yöntemlerle performans test edilemez. Bu türden ölçümler için gelişmiş ileri teknoloji ürünleri bulunmaktadır. Bunları bulmalı ve kullanma yoluna gitmeliyiz. Keza oyuncu arama-bulma ve seçmede de benzer teknolojiler tercih edilmelidir. Bugün, hemen her bir kondisyonel özellik için çok farklı araç-gereç geliştirilmiş ve kullanıma hazır durumda beklemektedir. İşin özeti, başarı için teknolojiyi göz ardı etmememiz gerekiyor. Doğru, her şey teknoloji değildir fakat onu kullanabilirsek daha başarılı olacağımız gün gibi ortadadır. Bu makale 329 kez okundu Yükleniyor...
|