SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() KÜÇÜK BÜYÜK VE HAKEM...![]()
Hepimizin bildiği bir gerçek var. Nedir bu? Futbolda büyük dediğimiz üç İstanbul takımı var. Bunların 100 yılı aşan bir geçmişleri var. Şampiyonlukları, efsane olmuş unutulmaz futbolcuları, anlata anlata bitirilemeyen maçları, türlü öyküleri, dillere destan marşları, türküleri, sloganları var. Simgeleşmiş adlandırmaları, belli renkleri taşıyan formaları, çocukların bile bildikleri, öğrendikleri Kara Kartal- Kanaryalar- Aslan Cim bom bom gibi… Son yıllarda reklamcıların oyuncakları olmasına değin, gene de Siyah- Beyaz, Sarı- Lacivert, Sarı- Kırmızı adları geçerli. Bu söylediklerimizden ayrı, bu takımlarımızın arkasında, milyonları aşan taraftar toplulukları var. Öyle durduk yerde hiçbir kurum “Büyük” olmuyor, olamıyor…
Son haftalarda Büyük Takımlarla, Küçük Takımların karşılaşmalarında şunları açık ve seçik gözlemledik. Küçükler büyüklere karşı oynarlarken, çok sert hareketler yapıyorlar. Futbolcular karşıt oyuncuları, birer meslektaş olarak görmek istemiyorlar. Oysa kendileri bu işten nasıl para kazanmak, evlerinin geçimini sağlamak istiyorlarsa, rakipleri de aynı amaç içindedirler. Ancak, oyun kuralları içinde, meslektaşlarını sindirmek, rahat oynatmamak, oyundan düşürmek, her ne kadar bir taktik ise de, onları ağır biçimde sakatlama düşüncesi ve davranışları gözden kaçmıyor. Kasıtlı mı, değil mi, onu seyircilere bırakıyorum. Burada hakemlerimize çok ciddi bir görev düşüyor. Hakem, sadece belli hareketlerde bulunan oyunculara, belli düdükleri çalmakla ve cezalandırmakla yetinemez. Sahadaki 22 oyuncunun sağlık içinde başladığı oyunu, sağlık içinde bitirme sorumluluğu da vardır. Oyuncu 5- 6 metreden kurşun gibi gelip, ayağı, kolu havada rakibinin üstüne çullanamaz. Efendim kolu ile temas etti mi, ayağı rakibinin karnına, göğsüne, sırtına değdi mi gibi martavallarla muhakeme yürütemez. Burada niyet önemli. Bu hareket karşıtını ciddi biçimde sakatlar mı, sakatlamaz mı? Hakemin bunu yanıtlaması lazım. İlle oyuncunun sedyelik olmasını mı bekleyecek hakemler? Adamın niyeti hareketinin içinde... Hakemlik ağır sakatlıklar olmadan bunu önlemekte yatar. Bunu düşünemeyen hakemler “Küçük” kalmaya mahkumdur. Bu tür hareketleri yapan oyuncular da “Küçük” kalırlar. Eğer Teknik adamlar, böyle bir taktik vermişlerse oyuncularına, onlar da “Küçük” damgası yerler… Şu maçları anımsayalım: Kastamonuspor- Galatasaray/ Galatasaray- Kastamonuspor… Her iki maçta, Kastamonuspor hiç “Küçük” oynamadı. Paslaşmaları, golleri, faulsüz oyunları dört dörtlüktü. Galatasaray karşısında mütevazı bir centilmenlik içindeydiler. Hele alışık olduğumuz, her düdükte hakemin başına çöreklenme, itiraz gibi yavanlıklar görmedik Kastamonu’da.. Bu bile alkışlanacak bir gösteri idi. Amedspor- Fenerbahçe maçı… İki takım da çok temiz bir oyun sergilediler. Kasıtlı bir tek faul görülmedi. İki takımın oyuncuları da alkışlanacak seyirlikte bir oyun oynadılar. Atılan altı golün hepsi de birbirinden güzeldi. Bir futbol meraklısı olarak onları kutlarım. Hepsi “Büyük” göründüler… Başakşehir- Beşiktaş maçı… Yukarda anlattıklarımın tam tersi… Roma dönemindeki Arena idi saha. Bir tarafta oyun oynamak isteyen, diğer tarafta kendini oyun oynatmamaya kurmuş iki takım. Oyun oynatmak istemeyen takımın oyuncuları, meslektaşlarına bu denli gaddar davranmamalı… Kimse kimsenin ekmeği ile oynama hakkı taşıyamaz. Ve de hiçbir hakem oyuna bu denli seyirci kalamaz. Kurallar da ona bu hakkı vermez. Çünkü Hakemler, sahanın, oyuncuların ve de seyircilerin ilk ve tek sorumlusudurlar. Şükredelim ki oyuncular, seyirciler kenar adamları birbirlerine girmeden bitirildi oyun. Küçük niye küçük, büyük niye büyük görmüş olduk. Geçmiş olsun…
Bu makale 365 kez okundu Yükleniyor...
|