SON DAKİKA
MİLLİ EĞİTİM, SPOR, FUTBOL!..
Okullarımızda hareket ve egzersiz için gerekli olan ortamların sağlanması beden eğitimi dersleri ve o dersi yürütecek olan beden eğitimi ve spor öğretmelerimizin çalışmaları ile mümkün olabilecektir. Öteden beri spor ve egzersizle barışık olmayı becerememiş kuşakların spor sevgisizliği ve “aman hareket etme, koşma, hoplama, zıplama, terleme, terli terli su içme” gibi laflarla büyümüş olanlarımızın yönetici ve öğretmen olması durumunda da onların söyleyecekleri çok farklı olmayacaktır.
Kardeşim, aslında hayatın kendisi, koşma, koşuşturma, hareket etme, yer değiştirme, hoplama, zıplama değil midir ki, bunu yapmak isteyen çocuk ve gençlerimizin önüne duvarlar örüyoruz? İlkokulda değil, okul öncesi dönemlerden itibaren çocuklarımıza egzersiz yapma alışkanlığı kazandırma üzerine beklenenden çok daha fazla çalışmak zorundayız. Milli Eğitim Bakanlığımızdan önce Üniversitelerimizin beden eğitimi ve spor öğretmenliği bölümlerinde ders planlarını değiştirmek zorundayız. Çoğu öğretim elemanımızın yaptığı gibi derslerdeki konuları bir antrenör-sporcu ilişkisi gibi görmemek gereklidir. Merak etmeyin, her hocamız benim yazdığım gibi yapmıyor kuşkusuz.
Beden Eğitimi ve Spor derslerini yürütecek olan öğretmenlerimizin Üniversitelerimizin Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokullarının ilgili bölümlerinden mezun olduklarını biliyoruz. Şimdi bunlara muhtemelen Spor Yöneticiliği ve Rekreasyon Bölümlerinden mezun olup “Formasyon Eğitimi” almış öğretmen adayları da katılacak. Bu demek oluyor ki, artık beden eğitimi öğretmeni olmak için beden eğitimi ve spor öğretmenliği bölümlerine girmeye gerek kalmayacak. Diğer bölümlerden mezun olanlar adı geçen eğitimlere katılıp beden eğitimi ve spor öğretmeni olabilecekler.
Bunları yazarken 1974 yılında başlayan Gençlik ve Spor Akademisi deneyimine gitmek istiyorum. Bu sistem 1982 yılında sona erdi. Adı geçen üç spor akademisi kendi illerindeki Üniversitelerin Eğitim Fakültelerine bağlandılar. Daha sonraları Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokullarına dönüştüler. Şimdilerde Spor Bilimleri Fakültesi olmaya çalışıyoruz. Sporun bilimsel eğitimlerinin verilmesine çalışılan bu kurumların fakülteleşmesi ilk zamanlarda biraz tabela değişimi gibi olsa da gelecekte çok başarılı eğitim, öğretim ve araştırma noktaları olarak hizmet verecektir diye düşünüyorum.
İşin bir başka tarafı, akademik kaygılarla yapılmaya çalışılan makalelerin gerçek spor hayatında çok fazla karşılık bulamamasıdır. Uygulamada yer alan binlerce teknik adam yeni bilgilere aç beklemektedirler. Onlara doğru, etkili ve çabuk şekilde bilgi iletmek gereklidir. Bu bilgilerin doğruluğu da önemlidir. Spor Yüksekokulları ve Fakülteler sporda teknik adam veya yönetici olarak çalışan elemanlara daha fazla hizmet etmelidirler. Kapılarını onlara açmalılar, hakem, antrenör, yönetici, masör, kondisyoner, psikolog, mentör, vb. ne olursa olsun kendilerini ziyaret etmelerini sağlamalıdırlar.
Buradan medyaya doğru uzanırsak, onların da spora ilişkin yeni ve taze bilgilere ulaşmasını sağlayacak bağlantılara geçmesi sağlanmalıdır. Bakın FIFA’ya; 10 yıldan beri çok ciddi biçimde incelemişler. Yabancı basında yüzlerce sayfa yorum okuyorum, bizimkilere baktığımda birkaç satır yazı ve bir fotoğraf. Sepp Blatter’in istifası, beraber olduğu iddia edilen kadınla olan ilişkisi haberinin altında bir reyting topladı. 2022 Dünya Kupası için daha birçok haberi ve dedikoduları duymaya, okumaya devam edeceğiz.
Sporların kralı futboldaki gelişmelerin Türkiye yansıması yakında gündeme gelebilir. Kısa bir sure sonra gerçekleşmesi beklenen TFF Başkanlık seçimi için kulisler başladı. Adaylar var, desteklenenler var. Ama artık seçimler sürprizlere gebe şekilde cereyan edecektir. Futbol insanları buna dikkat etmelidirler.
Milli Eğitim, spor derken işi futbola getirdik yine. Kaçınılmaz biçimde dünyanın en çok sevilen bu sporunu mini hale getirip, küçük alanlarda çocuklarımıza oynatmaktan çekinmemeliyiz. Okul öncesi, içi ve sonrasında da futbol en kolay şekilde düzenlenebilecek turnuvalarla her çocuğun hoşuna gidecek hale getirilebilir özelliklere sahiptir.
Sonuç olarak, okul öncesine beden eğitimi ve spor öğretmenlerimizi görevlendirmeliyiz, ilk kademedeki spor dersleri için yine beden eğitimi öğretmenleri görev almalıdır. Okullara Antrenör Bölümlerinden mezun Coach’lar yerleştirilmelidir. Okullarda takım, bireysel, mücadele sporları örnekleri sergilenmeli. Tanıtılan sporlara olan ilgiye göre spor branşları aktif hale getirilmelidir.
Kimse unutmasın, spor önce ailede sonra okulda başlar. Ailede sporu göremeyen çocuklarımızın sporla tanışmaları okulda olmaktadır. Bu gerçeği unutmayalım.
Bu makale 509 kez okundu Yükleniyor...
|