SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() NOSTALJİK YAZILAR (HENTBOL NASIL KURULDU?)
Hentbol nasıl kuruldu?
4 Şubat 1976 tarihi hentbolun kuruluş günüdür. Aşk bu tarihte başlamıştır. 27 yaşında bir spor adamı bu sporun kurucusu olmuştur. Aslında çok iyi bir basketbol oyuncusu, ciddi bir futbol eğiticisi ama dehşetli bir hentbol taraftarıdır. Hentbol, belki de hobi olarak yaptığı bir spordur. Gazi ve Köln derken artık buluşma noktası Ankara’dır ve zamanın en genç başkanı olarak bu işe soyunmuştur. Aradan yıllar geçer. Teknik Direktörlük ve milli takım hocalığı ağır basınca görev değişikliği olur. Bu onu hentboldan uzaklaştırır mı? Asla! Her zaman daha dinamik ve optimist olarak yaklaşım getirir. Çokları onu kıskanır. üstelik ona karşı olanlar bile onun gibi davranmayı tercih ederler. O, her zaman her şeyin kendi merkezinde olmasını isterdi. O günlerin koşulları içinde belki bu görüş tartışma yaratıyor olsa da gelinen noktada çok farklı değişimlerin olmadığı gözleniyor. Yaşar Sevim hocamızla, Spor Akademisi dönemimden bu yana çalışırız. Onu 2009’da kaybettik ama onun ruhunun buralarda olduğuna inanıyorum. Şimdi o çok mutsuz. Gelişmeler onun beklediği gibi değil. Her bir araya gelişimizde onunla tatlı ve derin sohbetler yapardık. Değişik zamanlarda değişik ortak seyahatlerimiz oldu. Bir keresinde ben TMO adına kura çekimine gittiğimde onu canı sıkılmış bulmuştum Viyana’da. Sorunları konuşalım hocam ediğimde çok mutlu olmuştu. Tahmin edebileceğiniz gibi soluğu bir balıkçı lokantasında almıştık Avusturya’nın başkentinde. Oturduk, kuzey denizi balıklarını ve salatalarını götürdük. Bugüne kadar olabilecek her şeyi tartıştık. Her şey dediği gibi çıktı. Sonraları, gelen başkanlarla bazen iyi bazen kötü olaylar yaşadı. 2004 yılında Avrupa Plaj Hentbolu Şampiyonasında Taborsky ve tabii ki yanında kıymetli eşi Mahire hocamız da var iken seçimleri, başkan adaylığını ve geleceği masaya yatırmış idik. O zaman ona şunu söylemiştim: “Hocam bırakın her şeyi, başkanlığa aday olun. Bütün kalbimle sizi destekleyeceğim” demiştim. Kabul etmedi. Şunu düşünebilirsiniz: Neden yalnızca sizinle (benimle yani…) konuşarak federasyon başkanlığına aday olsun ki? Haklı sayılabilirsiniz. Ama o yılın tablosunu size ileteyim: Günal Ensari hocamız ve Tarik Cengiz kardeşimiz aday oldular. Tarık Cengiz o yarıştan galip ayrıldı. Hiç unutmuyorum, seçimlerden hemen sonra, seçimin Tarık Cengiz tarafından kazanıldığını Günal Ensari hocam benim bir Almanya seyahati esnasında bir havalimanında iken iletilmişti. Olabilir mi? Oldu zaten… Yaşar Sevim hocamız, bu spora her zaman gönülden hizmet etti. Yurtdışı turnuvalarında, zamanın ilk sporcuları ile olağanüstü başarılara imza attı. Eti Bisküvileri hentbol takımı ile Avrupa’nın altını üstüne getirdi. Üçüncülük derecesine ulaştı. O zamanın TRT’si Eskişehir’in bu güzide takımı için Eti Bisküileri Hentbol Takımı yerine reklam olmasın diye “Eskişehir ETİ” diye söz ederdi. Hiç merak etmesin kimse, Eskişehir denilince hentbol dünyasının tamamı ETİ’yi hatırlamaktadır. Hentbolun kuruluşu sonrası yapılan eğitim kampanyaları akıllara zarar gelişmeler sağlamıştır. 80’li yıllara gelindiğinde terör gölgesi yaşanmasına rağmen bu satırların yazarı Bingöl, Adıyaman, Erzincan gibi kentlere gidip antrenörlük kursları açmıştır. hangi aşk sizi yaşadığınız Türkiye’nin en batısı şehrinden doğunun gizemli, sisli, karlı yollarına sürükleyebilirdi ki? Hentbolun nasıl kurulduğunu, tüm başkanları, EHF’nin kuruluşunu, hatta Prof. Dr. Yavuz İmamoğlu ile birlikte Berlin’e vardığımda, Yusuf Yalkın ağabeyimizin oradaki gazeteci arkadaşı ile bir ara Berlin Televizyon Kulesinde yediğim yemeğe kadar anlatacağım. Kuruluş belki sıkıntılı, zor ve meşakkatli olmuştur. Ama gelinen noktaların analiz edilmesinde fayda bulunmaktadır. Çünkü hentbol, kolay öğrenilen, çabuk kavranan bir oyundur. Sorun oynayanlarda değil, oynatanların arasında gizlidir. Bu sebeple herkesin daha çok çalışması, gayret göstermesi ve eteklerindeki taşlarından kurtulması gereklidir. Hentbol bizim sporumuzdur!
Bu makale 390 kez okundu Yükleniyor...
|