SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() OLİMPİYATI KİM YAPAR?
Stockholm sakinlerinin bundan epeyce yıl önce kendi şehirlerinde olimpiyat oyunlarının düzenlenmesine karşı çıktığını biliyorum. Keza, çok yıllar öncesinde de o zamanki adı ile Sarajevo’da bir tartışma yaşanmıştı: Kış Olimpiyat Oyunlarının bu kentte yapılması için Yugoslavya adaylık bildiriminde bulunmuştu.
Sarajevo’nun Belediye Başkanı o zaman halkla bir araya gelerek, eğer gelecek üç yıl içerisinde herkes ayda 1 dinar vermeyi kabul ederse bu işe girişeceklerini bildirdi. Halk kabul etti. Herkes kazandığı maaşından bu parayı verdi. Ardından bu kentte Kış Olimpiyat Oyunları yapıldı. Dünyanın refah düzeyi en yüksek ülkelerinden biri olan İsveç’in başkentinin bu karşı duruşunu nasıl değerlendirmek gerekir? Ama aynı İsveç, Olimpiyat yapacaklar için en gerekli işlerden biri olan metro yapımlarında kendi ürettiği metro raylarını, çeliğini ve teknolojisini satmayı ihmal etmiyor! Vatandaşları günlük yaşamlarının değişmesini istemiyor. Belki yeni hiçbir tesis yapılmadan olimpiyat oyunlarını düzenleyecek düzeye sahip olmalarına rağmen bu büyük etkinliği neden istemediler? Kalabalıkların gelecek oluşu acaba Nobel’i geri planda mı bırakacaktır? Ya da Volvo’nun satış rakamları mı düşecektir? Yapsalar, ellerinden kaçırdıkları İsveç Çeliği’ni geriye alma şansları da olabilecekken neden bundan vazgeçtiler? İşin ekonomik tarafı kadar sosyolojik boyutlarının varlığı ağır basıyor gibi… Geçenlerde Pierre de Coubertin’e ilişkin yazdıklarıma çok ilginç değerlendirmeler geldi. Dünyanın spor çevresi çok hızlı ilerliyor. Türkiye olimpiyat yapsa neyi kazanır biliyor musunuz? Terör biter… İki küçük örnek vermek istiyorum: Japonya 1964 yılında yaptığı Tokyo Olimpiyat Oyunları’na kadar vatandaşları yurtdışına gitme yasağı yaşıyordu. Oyunlar sonrasında Japon halkının seyahat özgürlüğüne kavuştuğunu biliyoruz. Diğer örnek, Avustralya’daki gelişme ile açıklanabilir. Sydney kenti 2000 için bir yasa nedeni ile en büyük sıkıntıyı çekiyordu. Ülkeye canlı hayvan sokulması yasaktı ve bu yüzden binicilik yarışlarının nasıl yapılacağı tartışma konusu idi. Ama o kentte bir okulun spor salonunda toplanan parlamento, hem oyunları yapmayı hem de olimpiyatların yapılmasını engelleyici her türlü yasayı orada aldıkları kararlarla taçlandırıyorlardı. Geçtiğimiz hafta sonu Avustralya Açık’taki tenis karşılaşmalarını televizyondan izlerken aklımdan yukarıda yazdıklarım geçti. Ülkenin en iyi kortlarında mükemmel bir organizasyon yaşandı. Ana Sponsor şirketin temsilcisinin konuşması, final sporcularının fair-play tabanlı görüşleri, seyircilerin müthiş destekleri tenisi dünyanın neredeyse bir numaralı sporu yapamaya doğru adım adım ilerliyorlar. Buradan olimpik oyunlara dönüş yaparsak, olimpiyatı kim yapar sorusunu şimdilik ortaya atmış olayım, cevabını beklemeyi sürdüreyim. Evet, bunun üstlenicileri ve kurumsallaşmış yapıcıları var. Ancak bu iş için daha epeyce yol almamız gerektiğini ortalıktaki sessizlikten anlıyor olmamız gerekir!
Bu makale 444 kez okundu Yükleniyor...
|