SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() OLİMPİYATLAR VE O AKŞAM HİSSETTİKLERİM!..
Güzel sunumları izledikten, cevapları dinledikten, Tokyo’nun da daha önce böyle büyük bir organizasyonu düzenlediğini ve tekrar o kente verilmemesi gerektiğini düşünerek, bir de ilk turda Madrid de elendikten sonra, “bu kez olacak galiba” demiştim, Japonya’daki nükleer sızıntıyı ve Madrid’e verilen oyların İstanbul’a, bir Avrupa kentine verileceğini düşünerek…
Saatler öncesinden ekran başına oturdum ve o tarihi anı, yani Jacques Rogge’un ağzından çıkacak “İstanbul” kelimesini duymak için, elimdeki kamerayı da videoya ayarlayarak beklemeye başladım. Sonucun içinde olduğu zarf gelirken heyecanım, heyecanımız, bir sporcunun, bir taraftarın tüm ülkenin, aynı anda Dünya Şampiyonası’nın final karşılaşmasında atılacak son penaltıyı beklediği an gibi birbirimize kenetlendik. Tokyo kelimesi ile de çözüldük, üzüldük... Eski bir milli hentbolcü ve antrenör olarak, bu olimpiyatı çok istiyordum. Şimdiye kadar hiçbir büyük organizasyonda yer almamış bir branş olarak, ev sahibi olmanın avantajı ve motivasyonuyla bir ivme kazanacağımızı düşünüyordum. 2020’yi hedef olarak gösterdiğim ve ona göre çalışmasını istediğim, hentbol oynayan ve şimdi on beş yaşında olan oğlum için de çok istiyordum… Bir Beden Eğitimi Öğretmeni olarak spordaki heyecanın, sınavdaki heyecandan daha güzel olduğunun öğrencilerimin farkında olmaları için istiyordum… Bir taraftar olarak dünyanın en iyilerini en yakından görme şansına sahip olmak için istiyordum… Bir Türk vatandaşı olarak da, dünyanın en görkemli, en büyük, sporun gerçek ruhunun tam anlamıyla yansıtılabildiği organizasyonlarından biri olan Olimpiyat Oyunları gibi güzel, Olimpiyat halkaları kadar ışıltılı, spor gibi hareketli, en az onun kadar çekici, spordaki çeşitlilik gibi tüm medeniyetlere kucak açan, spordaki birlik ve beraberliği en güzel İSTANBUL anlattığı ve yansıttığı için istiyordum… En çok da yıllarca, aylarca yapılan çalışmaların, emeklerin boşa gitmemesi için istiyordum… Belki de, bundan sonraki çalışmalarımızda elimizden geleni değil, daha fazlasını ya da Önder Özen’in dediği gibi “çoktan daha çok” emek vermek gerekecek. Bize bu heyecanı bu duyguyu yaşatan, emeği geçen herkese teşekkürler... Ben bu heyecanı yine yaşamak ama sonunda, o penaltının gol olduğu andaki gibi sevinmek, coşmak, “İstanbuuuullllll…” diye bağırmak istiyorum.
Bu makale 744 kez okundu Yükleniyor...
Yorumlar yüklenirken lütfen bekleyiniz...
|