SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() OLİMPİYAT/OYUN İÇİNDE OYUN…![]()
Yıllardır aday adayız Türkiye olarak… “Biz bu olimpiyatı yaparız…” deyip duruyoruz. "2020 için 5. kez İstanbul" dedik, "yok" dediler; Tokyo’yu seçtiler. Bizans imparatorluğunun başkenti, sonra Osmanlıların başkenti ve TC.’nin gözbebeği İstanbul, 60’a karşı 36 oyla Tokyo’nun gerisinde kaldı. Gene de şerefli bir ikicilik; ama işin 25- 30 milyar dolarlık getirisi nanay… Ve de sonuç hepimizi üzüntüye boğdu.
Sanırım 2024 için gene aday oluruz. Ancak, olimpiyat komitemizin durumu gözden geçirilmek gerekmez mi? Nerede, ne hatalar yapıldı? Neler eksik kaldı? Ülkemizin tanıtılmasında neler unutuldu? Ve en önemli soru şu: Batı dediğimiz uygar dünya, bize neden bu denli soğuk? Bu insanların sempatisini nasıl kazanacağız? Kaldı ki, bunlardan İspanya, boğa güreşleri adı altında yapılan acımasız boğa katliamına çok yakınlarda son verebildi. Japonya ise nükleer sızıntıları önleyebilmiş değil. Bunlar göz ardı edilmiş olmuyor mu bu seçimde? AB’ye alınmak için 50 yıldır bekliyoruz. Olimpiyatlar içinde mi 50 yıl bekleyeceğiz?
Biraz geriye gidelim.Osmanlılar, ulus- devlet yapısından ayrı bir yapıda; ırk, milliyet, din, dil, örf farklılıkları içinde, hiç kimseyi dışlamadan “Osmanlı şemsiyesi” altında toplayabilmişti. Ulusçuluk düşüncesi Osmanlıların dağılmasını başlatmış ve 1. Dünya Savaşı sonunda onlarca ulus devletin kurulmasıyla tarihsel işlevini tamamlamıştı. Türkiye Cumhuriyeti de bu devletlerden biridir… Ne var ki, Osmanlıların mirasçısı olarak biz göründük. Yüzlerce yıldır arkası kesilmeyen Avrupa seferlerinin belleklerde bıraktığı izlenim, Osmanlı korkusuna dönüşmüş, Avrupalı insanları intikam duygusuyla beslemiştir. Bu duygular değişmiş değil… Hollanda’da okurken, Yunanlı sınıf arkadaşım, yemek yemeyen oğluna sinirlenmiş, ağzından bir deme kaçırmıştı: “Yemek yemiyorsun, İstanbulu’u nasıl alacaksın?..” Bu tür düşünceler içindeki insanlar, her olur olmaz yerde Osmanlıların mirasçısı olarak karşılarına dikilen bize oy verirler mi? Artık Osmanlılıkla TC.’nin farkına varalım ve de duruşumuzu netleştirelim…
İstiklal Savaşı’ndan bu yana, Kore ve Kıbrıs dışında savaşmadık; 2. Dünya Savaşı dahil… Ermeni sürtüşmesi, Kıbrıs, İsrail dargınlığı, şimdi de Suriye… Barışçı duruşumuza ne oluyor böyle? Ortadoğu’da savaş çanları çalıyor. Bir çok Arap ülkesinde kimin kimi öldürdüğü belli değil… Müslümanlar birbirlerini yok ediyorlar; hem de Hıristiyan silahlarıyla… Göz kamaştıran doğal kaynaklara sahip orta doğulular, böyle giderse tüm zenginliklerini emperyalist batılılara kaptıracaklar. Spor da, burada başka oyunlar var; biraz da bunları düşünelim. Bir Allahın kulu çıkıp da sormuyor: Zehirli gaz bombalarını kimler yapıyor, kimler pazarlıyor? Yıllardır bu silah tüccarlarının ceplerini doldurmaktan usanmadınız mı? Savaş ile Olimpiyat bir arada düşünülemiyor. Çünkü; Olimpiyat düşüncesi tüm insanları barış içinde bir araya getirmekten geçiyor...
Bu makale 2742 kez okundu Yükleniyor...
|