SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() PİN PON OYNAYALIM MI?![]() Bizim yaşımızdakilere yakın olanlar bilirler. Masa Tenisi oynamak için “Hadi Pin Pon oynayalım” derler ve raketleri alıp masa tenisi masalarının başına geçerlerdi. Yeşil renkli masaların ortasındaki fileye takılmadan o beyaz topu karşı tarafa geçirmek ve bu topun rakip tarafından iyi karşılanamaması üzerine bir sayı almak suretiyle oyun devam eder giderdi.
Amerika Birleşik Devletleri ile Çin’in bir araya gelmesi Masa Tenisi sporu sayesinde olmuştur. Çağımızın bir numaralı kapitalist ülkesi olarak bilinen Çin bugünkü gelişmesini kuşkusuz ABD’ye borçludur. Sermayesini bazı sektörlerde Çin’e kaydıran bu ülke şimdi eski Dünya liderliğini nasıl geriye alırım derdine düşmüştür.
İlginç olan konu, diplomasi denilen bir bilime rağmen nasıl oldu da bir spor branşı ülkeleri bir araya getirmiştir? Masa Tenisi, bir top, bir masa ve bir raket ile oynanmasına rağmen bu oyun için iki kişi gereklidir. Karşınızda bir oyuncu ya da sportif tabirle bir rakip yoksa bu sporun maçı yapılamaz. O halde her zaman iki oyuncu ve gerçek adı ile iki rakip hazır bulunmalıdır.
Fakat son yıllarda bu oyunun rengi değişmiştir. Çiftler olarak ve belki de mix olarak da oynanmaya başlanmıştır. Henüz kadın ve erkeklerin beraberce oynadıkları bir masa tenisi maçı göremedim ama yakın gelecekte bu da mümkün görünüyor.
Şimdi, bu kadar yazdıktan sonra konuyu nereye getireceğimi düşünüyor olabilirsiniz. Bu sporu şimdi Rusya ve Ukrayna oynuyor. Bir taraftan “Ping” diğer taraftan “Pong” sesleri geliyor. Aynı köke ait olduklarını iddia eden bu ülkeler, benzer türden gelmelerine rağmen savaşmaya karar verdiler. Saldıran var, savunan var, destek olacağız yalanı ile televizyonlarda boy gösteren ülkeler var ama olan oradaki insanlara oluyor.
Tarih tekerrürlerden ibaret. Afrika’daki iğrenç soykırımlar, Yugoslavya’nın başına gelenler, Ortadoğu’da yaşananlar, Lübnan’ın hali, Avrupa’nın 100 yıl öncesi ve ABD’nin Avrupa’ya; “Biz size özgürlüğünüzü verdik” diyerek bugünkü takındıkları tavır, NATO’nun zerre kadar bir duruş gösterememesi, Ukrayna’nın hâlâ kendisini bir dizide oynuyor sanması, gerçekle yüzleşince değişen dekorlar…
Yarın, bir köşemizden bize de bir sataşma olursa buna hazır mıyız sorusuna cevap bulmaya çalışıyorum. Umarım herkes buna hazırlıklı olmalıdır. Bu işin şakası yok. Her koşulda hazır olmanın gerekliliği konusunda görüş birliği halinde olmalıyız.
Hazır olmanın yolu egzersiz ve spordan geçmektedir. Şimdi hemen evden çıkın ve en az 45 dakika yürüyüp gelin. Yakında bir masa tenisi oynanabilecek bir salon varsa en az 3 set maç yapıp dönün. Eliniz tenis raketi tutuyorsa kortlardan birine gidip kendinize bir rakip bulup onunla maç yapın.
Hiçbir şey yapamıyorsanız, kapatın gözlerinizi, bir ağaca tırmanmayı düşünün. Tırmanın, taze çağla bademleri toplayın, ağaçta iken ceplerinizi doldurun. Ya da gözleriniz yine kapalı, futbol oynuyorsunuz, kalecisiniz, penaltı atışı yapılacak, hakemin düdük sesini bekliyorsunuz. Düdük sesi geldi, oyuncu topa koşuyor, siz sağa atladınız, top sola geliyor, herkes “Gooollll” diye bağırıyor, ama o da ne, top direğe çarpıp geriye dönüyor…
Rüyada bile olsanız bu kadar şanslı olamazsınız. İşi şansa bırakmayı adet edinmiş bizler, her şeyi bir de oluruna bırakınca istemediğimiz tablolarla karşılaşmayı sürdürüyoruz. Bu nedenledir, kendimize bir çeki düzen vermeliyiz. İyi bir uyku, dengeli beslenme, bol su ve stresi ötelemiş bir yaşam tarzını benimseyelim.
Pin Pon demişken, masa tenisi için neden bu terim kullanılıyor dersiniz? Cevabını bilenler içinden bana ilk ulaşana bir adet kitabımı hediye edeceğim. Herkese sağlık ve spor dolu günler diliyorum.
Bu makale 171 kez okundu Yükleniyor...
|