PSİKOLOJİK DOPİNGLİ POLONYA'NIN ZAFERİ!..

Polonya’da devam eden Avrupa Şampiyonası’nda, son Avrupa, Dünya ve Olimpiyat  Şampiyonu Fransa, Polonya ile grup birinciliği için 15 000 seyirci karşısında Krakow’da karşı karşıya geldi.

İlk yarıda maça fişek gibi başlayan Polonya arka arkaya sıraladığı gollerle bir anda 4-1 öne geçti. Fransa savunmayı iyi yapamayıp, Omeyer de kalede gerekli desteği veremeyince, Polonya hücumda daha rahat gol buldu. Karabatiç de hücumda her zaman sergilediği performanstan uzak kalınca Fransa gol bulmakta da zorlandı. Çok iyi motive edilmiş olan Polonya müthiş seyirci desteği ile 15. Dakikada 10-4 öne geçti. Baş döndürücü bir süratle oynanan maçta, Fransa hücumda yaşadığı top kayıpları sonrası da hızlı hücumdan golleri yiyince skor bir anda 14- 7 Polonya’nın lehine gelişti. Bu zaman diliminde Fransa ciddi bir şok yaşadı. Ben de dahil hemen hemen herkesin beklentisi, Fransa’nın güçlü ve tecrübeli oyuncuları ile bir süre sonra dengeyi sağlayacağı yönündeydi. Nitekim ilk yarının sonuna doğru bu beklentiyi karşılar gibi bir oyun sergileyerek skorda aradaki farkı üçe indirerek devreyi 12-15 mağlup kapattı.

İkinci yarıda beklenti yine güçlü Fransa’nın daha iyi oynayacağı yönündeydi. Fransa’nın hücumda en önemli silahı olan N.Karabatiç aklımda kaldığı kadarıyla kullandığı 8-9 topun ancak birini gole çevirdi. Fransa bambaşka bir yetenek olan Abalo’nun yanı sıra Mahe ve kısa süre oynayan Nyokas ile gol sayısını arttırmaya çalıştı. Ancak Polonya savunması ve arkasında hemen hemen %40 ın üzeründe çok başarılı bir performans sergileyen kaleci Szmal karşısında zaman zamanaciz kaldı. Szmal kalede top çıkardıkça takımını coşturarak temposunu arttırdı. Hücumda da Bielecki, Krajevski ve Syprxak attıkları gollerle farkı arttırmaya çalıştı. Bu yarıda savunmanın yanı sıra, başarılı hücumlarla yüksek temposunu koruyan Polonya 3-5 farkla hep önde götürdüğü maçı da kazandı. 

Polonya’nın başında olan başarılı Alman antrenör MıchaelBıeglers ile 2013 te İspanya’da yapılan Dünya Şampiyonası sırasında Zaragoza’da beraberdik. O takımının başında bankta, ben de IHF adına teknik delege olarak masada görev yapmış ve onu sahada yakından tanıma fırsatı bulmuştum. Maçı sürekli analiz eden, olumlu müdahalelerde bulunan, sürekli ayakta, takımıyla iletişim halinde olan, akıllı ve bilgi sahibi bir antrenör olduğunu söyleyebilirim. İspanya sonrası Katar’daki Dünya Şampiyonası’nda da iyi hazırladığı Polonya takımını Dünya 3. sü yapan başarılı teknik adam, Polonya’da evinde yapılacak Avrupa Şampiyonası’nda da başarılı olacağının  sinyallerini vermişti.  

Dünya Şampiyonaları ve Londra Olimpiyatları’nda şampiyon olan Fransız takımının maçlarında da teknik delege olarak görev yaptım. Fransız takımını ve kapasitesini yakından biliyorum. Ancak bu kadar çaresiz kaldığına hiç şahit olmamıştım.

Maçın başından sonuna kadar Polonya takımında gördüğüm özellik, Fransa’yı yenebileceklerine inandırılmış ve çok iyi motive edilmiş olmalarıydı. Takımda yer alan bütün oyuncular maçın başından sonuna kadar attıkları her golde, yüz ifadeleri, gol sonrası bağırarak sevinçleri ile ‘ PSİKOLOJİK DOPİNG’yapılmış gibiydi. (Bu makale ile de psikolojik doping  terimi literatürdeki yerini almış oluyor) Maçın büyük bir bölümünü ayakta seyrederek takımına destek veren 15 000 müthiş seyircinin bu dopingde payı da büyüktü. 

Bu tüm faktörler birleşince Polonya sansasyon yaratan bir sonuçla hentbolda Dünya devi olan Fransa’yı 31-25 yenerek A Grubunu birinci olarak tamamladı.

Hentbolun Avrupa Şampiyonasındaki tüm güzelliklerini evimize taşıyan SPORTS TV ile hentbolda önemli bir canlanma yaşandığına şahit oluyoruz. Görülüyor ki buna gerçekten de ihtiyaç varmış. Bu vesile ile bu ihtiyacı karşılayan SPORTS TV’ ye özellikle teşekkür ederim.