SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() SAMİMİYETİN DİLİ...![]()
SAMİMİYETİN DİLİ…
Sahi neydi samimiyet; Avusturalya’da geçen koca 29 sene... Din, dil, ırk ayırt etmeden onlar gibi davranıp fakat onlardan farklı yaşamak… Kendi inandığımız, sahip olduğumuz değerlere sarılarak… Aynı zamanda saygı ve sevgi çerçevesi içinde, tek dil olan samimiyeti yaşayarak öğrendim.
Müthiş bir yaşam tarzı… Küçük bir benzetmeyle devam edeceğim anlatımıma… Küçükken akrabalarımız gelirdi kalmaya, birkaç gün kalırlardı. Zordu adapte olmak… Her zamanki pijamamla çıkamazdım salona; koltuğa rahatça uzanamazdım… Misafire hürmet , saygı vardı, hatta onlar ev sahibi edasıyla rahatça hareket ederken, biz çocuklar hep asker duruşu moduydaydık.
Böyle öğretildi bize… Samimiyetin dili gibi… İşte yurt dışında yaşamak buydu benim için... Kendi evinde sürekli bir dikkat etme hali… Cok seyler götürdü; aynı zamanda çok değerlerimize daha sarılır oldum… Vatan kokusu, hasreti, evlat kokusuyla eş değerdi benim için... Bir "HELLO" ile samimiyetin dili olmadığını öğrendim. Halden anlamak ve hal olmak ne kıymetli şeymiş meğer… Güçlü olmaktı yurt dışında yaşamak…
Göğsünü gere gere “Türküm” diyebilmekti… Bunu yaşattı bana yüce RABBIM… Birileri, “görmüyor, duymuyor” diye endişelendiğim yıllarda bizi yaradanın hep koruyup kolladığını bilmek, kendimi bu toplumda var edebilmek, samimiyetle sistemle birlikte aynı zaman da kendi sınırlarımı rencide etmeden var olabilmek… Bunlar her biri ayrı bir savaş malzemesiydi bana göre… Neler gördü bu gözler, neler duydu bu kulaklar?
Avusturalya, Malbourne cok şey ögretti bana... Ama vatan sevgini gideremedi… NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE...
EDİTÖRÜN NOTU: Yeni yazarımız Tülay Aydın, ilk yazısında çok uzaklardan sesleniyor bizlere... Yüreği vatan özlemi ile dolu... İnançlı ve dimdik duruşuyla hissettiklerini kağıda ne güzel de dökmüş... Yürekten, çok derinlerden hissetmiş yazarken... Elbette sırada spor da olacak... Bundan sonraki yazılarını merakla bekleyin Tülay Aydın'ın... Bu makale 258 kez okundu Yükleniyor...
|