Ülke futbolu her hafta biraz daha kan kaybediyor. Ulusal takım skandal üstüne skandal yaşıyor. Oyuncular birbirlerine silah çekiyor. Her kafadan bir ses… Almancılar, biz gelmiyoruz, diyerek rest çekiyorlar. Her kafadan bir ses… Kazakistan maçında, daha oyun başlamadan kaleci Volkan’a ana avrat küfür ediyor seyircimiz… Milli kaleci çekip evine gidiyor üzüntüsünden. Her kafadan bir ses… Grubun en zayıf takımını, biri penaltıdan, diğeri Kazak kalecinin hediyesi, 3.sü gerçekten gole benzeyen bir kafa şutuyla 3- 1 yendik. Her kafadan bir ses… Şeytanın bacağını kırdık; arkası gelir… Bu kadar sevinecek ne var? Önümüzde Hollanda deplasmanı var… Hollanda’yı yener, bu işi bitiririz… Galibiyet serisi sürecek… Bu tür sözler tümden züğürt tesellisi…Bir kez ortada takım kalmamış. Kaptanı yok…Kalecisi yok…Gol atacak ayağı yok… (Burak ile Umut kendilerini gol atmamaya kurmuşlar sanki.)
Otoriter olarak bildiğimiz Terim’in de anlaşılmaz bir zafiyet içinde olduğu ortada. Bütün bu ortamda, konuşması gerekenler sus pus. En son konuşması gerekenler bülbül…Federasyon bir başka alem…Kulüp başkanları başka alem… Hele seyirciler… Küfrün daniskası, meşalesi, şişi, çakmağı, telefonu…Dışarda da boş durmuyor seyircilerimiz. İngiltere’de neredeyse tribünlerde yangın çıkarıyorlardı. İngilizler işin takibindeler. Almanlar şikayetçi!... Ya Kazakistan maçının sonlarına doğru elini kolunu sallaya sallaya, sahaya girip oyuncudan forma isteyene ne buyurulur? Aklımıza havada kuş uçurtmayan “Güvenlikçiler” geliyor. Onlar da bizim gibi seyirci olaya. Ya Kaleci Volkan evine giderken, güvenlikçilerin gazetecileri dövmeleri… İki gündür televizyonlarda şaşkınlıkla izliyoruz görüntüleri…
İçimizi karartan bu tablo içinde futbol aramak boş. Avrupa takımlarında dökülen ne kadar sorunlu futbolcu varsa, hepsi çuval dolusu paralarla bizde oynuyor. Adamlar bardan sazdan çıkmıyor, her türlü yavanlıklar içindeler. Bizim genç çocuklarımıza da çok kötü örnek oluyorlar. Bakıyorsunuz milyon liralık arabalar alıyorlar… Modacılarla şıklık yarışına giriyorlar. Saçlarını türlü biçimlerde taramaya, kuaförlerde saatler ayırıyorlar. Onaylamak zor ama, seyirciler beklenen oyunu futbolcusunda göremeyince zıvanadan çıkıyor bu durumda. Astronomik rakamlar, yaşam tarzları, sorumsuz davranışlar, çok kişiyi soğutuyor futboldan... En aklı başında bildiğimiz futbolcularımız bile, o kadar sudan nedenlerle kart görüyorlar ki, insan kahroluyor. Alt yapı diye tutturduk, bizim çocuklara ağırlık verelim dedik. Ciddi olarak olumlu bir sonuç yok ortada. Sadece bedensel eğitim değil, toplumsal eğitim de gerekli.
Sanırım işe yeniden sıfırdan başlamak gerekiyor. Bu da üç beş yılı gözden çıkarmakla başarılabilir. Ancak şimdiki gibi her kafadan bir sesle bu iş yürümez. Bilen, yürekli, sorumluluk duygusu içinde, ciddi insanlara ihtiyaç var.