SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() SPORDA OTOPARK VE TRAFİK!
Spor yapmanın fayda ve zararlarını tartışıyor olsak da, bunu etkileyen onlarca faktörün olduğu bilinir. Spor tesislerine gidiş gelişler, kullanılan araçlar, otopark alanı darlığı veya genişliği, yolların kenarlarının otopark haline getirilişi, hatta buralardan para kazanma girişimleri…
Çocuklarını spora getiren anne babalar olmak üzere kendi aracı ile gelenler bile aynı sorunlarla karşılaşır. Tam bu noktada, neden toplu taşıma araçları kullanılmaz sorusu akla gelebilir. Doğrudur, spor tesisleri için hemen her türlü toplu taşıma araçlarının bu tesislerin yanlarından geçmesi beklenir. Durum böyle midir? Sanmıyorum...
Şehir planlamaları yapılırken, “toplu kullanımın açık olduğu bölgelere spor alanları inşa edilmelidir” gerçeğini yeni yapılacaklar için hatırlatmak istiyorum… Çünkü aldığımız bilgiler nüfusumuzun geometrik biçimde artacağını gösteriyor. Nüfus arttıkça daha çok sporcu ve spor alanına ihtiyaç duyulacağından bu gerçeği göz ardı etmemek gerekir.
Yerel yönetimlerin ve şirketlerin oluşturdukları taşıma grupları, planlayıcıların ellerine verilmeli ve spora hızlı ulaşım yolları mutlaka hayata geçirilmelidir. Var olan tesislere gelen arterler aynı zamanda dönüş kolaylığı sağlamalı, gelinen yerde devasa otopark alanları inşa edilmelidir.
Bugün hangimiz otoparkı olmayan veya geniş olmayan süpermarkete gidiyoruz? Kafamızda ufacık tereddüt yaratan trafik veya park sorunu olursa oradan vazgeçiyoruz. Sizi bilmem ama ben otopark alanı yeterli olmayan hiçbir yere gitmiyorum…
Efendim, her yere kendi özel aracınızla mı gitmek zorundasınız? Kuşkusuz hayır; ama yolda akış, trafik kaosu, köprüler, otoyollar, bazı araçlar için daraltılmış yollar derken toplu taşıma ile bir noktadan diğerine ne kadar sürede ulaşabilirsiniz? Bu sorulara doğru ve yeterli cevaplar vermek zordur? Aslına bakarsanız, gündüzleri ilerleyemediğiniz yolların gece görünümünde ne kadar büyük ve geniş olduğunu görünce feci şaşırıyorsunuz. O halde yolunda gitmeyen bazı şeylerin varlığını bilmek zorundayız.
Herkes evinin önünü, sokaktaki boşluğu, her alanı kendisinin aracı için bir otopark alanı olarak görmeye devam ettiği sürece bu sorun çözülmez. Evler yapılırken hemen hiçbir girişimci, yaşayanların sayısına bakarak, hatta her daire başına bir araç olacak şekilde bile park alanı yaratamıyor. Sanıyorlar ki, herkes toplu taşıma araçlarına binecek... Olsa belki, hepsi bu ulaşım aracını kullanır... Ama nerede o kadar araç ve güzergâh?..
Doğru olduğunu kanıtlamak çok zor ama bazı yerlerden geçen toplu taşım araçlarının o bölgelerde oturanlara göre ayarlandığı söyleniyor. Öyle ki, daha kısa yollar varken; birden araç garip denilebilecek bir yola sapıyor, uzun süre hiçbir durağın olmadığı yerlerden geçiyor, durak denilen yerde kimse olmuyor (olma zorunluluğu yok tabii) sonra oradan tekrar aynı (!) güzergahtan geriye dönüyor... Ulaşım planlaması o kadar kolay bir iş değil. Bir mühendislik hesabıdır. İyi etüt edilmesi gereklidir. Bu hesap, şehirde yaşayanların sosyal ve psikolojik davranışlarını doğrudan etkileyebilir.
Buradan spor ve spor yapanlara gelirsek; durumun vahameti daha iyi anlaşılacaktır. Her türlü zorluklar, çalıştırıcı, malzeme, beslenme, meslek, vb. işlerin yanında bir de trafik sıkıntıları ortaya çıkarsa, sporun ve sporcuların performansı düşer.
Yöneticilerimiz, kusura bakmasınlar, işin bir de bu tarafına bakmak zorundadırlar. Çünkü sportif performans çok yönlü bir kavramdır ve zaman zaman havadaki nemden bile etkilenir!.. Havadan ne kapmak bu mudur acaba? Bu makale 486 kez okundu Yükleniyor...
|