SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() SPORDA ŞİDDET ÖNLENEBİLİR Mİ?
Bu gidişle olanaksız görünüyor…
Bunu, geçenlerde bir gazetede çıkan ve öğrencileri neredeyse “beygir” haline getirdiğimizi, ama ne yazık ki onun kadar değer vermediğimizi açıklayan bir köşe yazısı ile örneklendirebiliriz. Bir kere okullardaki eğitim ve öğretimin değerini azalttık. İlk, orta öğretimde, “Artık bize şu veya bu gereklidir” diye bir ders açılımı yok. Yaşama hazırlayan ve oraya geldiğimizde bize yardımcı olabilecek bilgiler tarihten öncelerde kaldı. Hoş, tarih öncesini iyi anlatabilsek, bugünlerde bu sorunları yaşamazdık ya! Gelişen her olayı başka milletlere ve kaynaklara dayandırma alışkanlığımız da şiddeti körükleyen olgulardan birisi. Evde anne- baba kavgasını, sokakta kardeş, statta taraftar kavgasını, medya savaşları ile geliştirince; şiddeti daha alevlendirmiyor muyuz? Gazete, kitap okuyanımız kalmadı gibi… Varsa, onların çoğu eski alışkanlıklarını sürdürenlerimiz. Ömrümüzün en güzel saatlerini televizyon dizileri karşısında geçiriyoruz. Sinemalarda vizyona yeni giren filmleri izlemeye ancak çok yüksek sayıda reklamı yapılırsa ya da çok ilginç bir olayı (Çernobil gibi) anlatıyorsa gidiyoruz. Yaşamı okuma, yaratıcılığı sıfıra indir, kendinden başkasını beğenme, hoşgörü diye bir kavramı sözlüklerden kaldır, sonra da şiddeti önleyeceğiz de! Ardından gelinen duruma bakalım… Şiddeti önlemek için yasa çıkardık. Caydırıcılığı var mı? Sanmıyorum. Şiddeti yasa ile önlemeye çalışmamız, olimpiyatları düzenlemek için çıkardığımız yasa ile ilişkilendirilebilir mi? Olimpiyatları düzenleyen tüm ülkelere bakıyoruz, hiçbirisi yasa çıkarmamış… Yeni yasa çıkarmak yerine, aslında, şiddetin çözümlemesinde, var olan çeşitli yasa ve yönetmelikler kullanılabilirdi. Sorun, cezaların caydırıcı olabilmesidir. Kırmızıda geçen bir sürücü, “Geçerim, cezasını öderim” dediğinde ona ne yapabiliyoruz? Böyle bir sendrom nasıl önlenebilir? Sporda şiddet önce eğitimle çözülür. Okul öncesi eğitimde cici öğretmenler, ilköğretimde dinamik eğiticiler, orta öğretimde yaratıcılar ve üniversitede yaşam mimarları devreye girmelidirler. Bu eğiticileri kimler yetiştirecek? Nerelerde yetiştirilecekler? Bu sorulara doğru yanıtlar bulmak zorundayız. Bu kadar çok sayıda üniversitelerimizin öğretmen yetiştirme programları yeterli olabilecek midir? Eğitim fakültelerimizin durumları artık beklentileri karşılayacak program geliştirmelerini bünyesinde bulundurmakta mıdır? Öğretmenlerimizin taleplerini karşılayacak önlemler alınabilecek midir? Önce bu konuları çözersek, galiba şiddeti önleme yolunda önemli adımlar atabiliriz. Çocuk; sevmezse, oynamazsa, paylaşmazsa ve yaratıcılığını ortaya çıkaracak programlar önüne serilmezse; inanın ileride şiddetin bir parçası olmaya adaydır. Bunu önlemek için ilgili bakanlıklar, medya, üniversite yeterli olamadı. Şimdiye kadar onlar çalıştı, kalıcı bir çözüm bulunamadılar. Demek ki; diğer kaynaklar ve çevreler de görevlendirilmelidir. Peki, “Kimler ve neler devreye girmeli?” Bu makale 965 kez okundu Yükleniyor...
Yorumlar yüklenirken lütfen bekleyiniz...
|