Şuna inanmalıyız: Spor yapmanın ötesinde önce bir spor kültürüne sahip olmak zorundayız! Sporu öğrenme, bilme ve onu yapabilme becerisi konuşmayı yeni söken bir çocuk gibidir. Harfler, heceler, duydukları, öğrendikleri ve alıştıkları sözcükleri söylemelerinde annelerinin şaşkınlık geçirmesi önemli bir hadisedir. Bir çocuğun “baba” demesi, hatta önüne bir şeyler katıp “depo-baba” demesi (ne anlama geliyorsa) yalnızca anneleri şaşırtmaz. Onun yanındakilerini de şaşırtır. Ezberletilmemiştir. Kendiliğinden gelişmiştir. Her iki tarafı da şaşkın eder ve o an yeni bir başlangıcın küçük ip uçlarını verir...
Bunu bana bir arkadaşım anlattı: “Bir çocuğa, kendisine hiç söylenmediği halde bazı terim ve ifadeleri başarılı şekilde söyleyebiliyorsa ve o çocuk az da olsa konuşma konusunda tereddütler yaşıyorsa, ama her şeye rağmen bazı ifadeleri olağanüstü biçimde inanılmaz bir doğrulukta söylüyorsa buna dikkat etmek gerekir!”
Çocuklarla spor kültürü arasında bir bağ oluşturmaya çalışıyorum. Spor sevgisi ve isteği aslında kendiliğinden oluşan bir davranış biçimidir. Eğer ailede spor yapan biri varsa çocuk kendiliğinden egzersiz yapma isteğinde bulunacaktır. Kendisine iyi davranılan, hemen her istediği makul koşullarda yerine getirilen, yürüme, koşma ve hoplayıp-zıplama ihtiyaçlarının giderilmesinde optimal çözümler bulunulması halinde çocuklarımız egzersizi sevmeye başlayacaklardır.
Ne yazık ki, çocuklarımız gerçek bir cimnastik veya yüzme gibi erken başlanmasında fayda bulunan sporlara yöneltilmediği durumlarda ileride hareket etmeyi sevmeyen bir neslin küçük bir parçası olmaya yakındırlar. Zaten evlerde, teyzeler, anne anneler ve bazen de ne yazık ki anneler, çocuklarına koşma, sıçrama, atlama, üşürsün, zıplama gibi uyarılarda bulunarak onların hareket becerilerinin gelişmesinde negatif etkiler yaratmaktadırlar. Bu gibi anneleri uyarıyorum; lütfen çocuklarınız koşsun, atlasın, zıplasın, hareket etsin.
Hareketsiz bir çocuğun beyin fonksiyonları iyi gelişmez! Bunu lütfen bilin ve ona göre davranın! Onları bir parka götürüp kendi başına bırakır, kendinizi de kenara çekip bilgisayarınızla vakit geçirmeye kalkışırsanız o kıymetli zamanlarında çocuklarınıza en ciddi kötülükleri yapmış olursunuz. Oyuncaklara, oyun parklarına götürebilirsiniz ama asıl önemli olan artık ciddi biçimde hareket etme ihtiyacı bulunan çocuğunuzun gerçek spor alanlarına ziyaret etmesidir. Bu çok zor bir iş değildir... Bir telefon kadar yakınlıkta bulunan spor insanları sizlere yardım edebilir.
Sporun yapılması kadar onun tanınması ve bilinmesi çok önemlidir. Avustralya’ya Aralık ayında yarışmaya giden bir sporcum, Ankara’da yaptığı alışveriş esnasında işyeri sahibinin beni tanıdığını söylemesi üzerine oradan oldukça yüklü bir ödeme yaparak çıkıyor. Sonra beni arıyor, “Hocam çok güzel polar ve mont satın aldım. Sayenizde epeyce indirim yakaladım, çok teşekkür ediyorum, bunları Aralık ayındaki seyahatimde kullanacağım” diyor.
Şimdi sıkı durun! Aralık ayında Avustralya’ya gidecek sporcum, ay itibarı ile iklimi buradaki gibi sanıyor... Acaba Aralık ayında “Avustralya Open” tenis maçlarını hiç mi izlemedi? Ya da coğrafya mı okumadı mı? Dünya üzerinde hangi ayda hangi mevsimlerin etkili olduğu, hiç mi dikkatini çekmedi?
Örnekleri çoğaltmanın gereği yok. Spor bir kültür meselesidir ve konuya yönelik ciddi çalışmaların yapılması gereklidir. Sprint ya da sürat koşusu antrenmanları yapan sporcular ısınmanın bitmesinden dolayı ivmelenme egzersizlerini hala alt eşofmanlarını çıkarmadan yapıyorlarsa orada bir kültür sorunu var demektir. Eşofman denilen giysi, ısınma bittikten sonra çıkarılması gereken bir kıyafettir. Şort ve formalı halde koşmak koşu tekniği ve ekonomisi bakımında son derece önemlidir.
Velhasıl, spor, küçük çocukların sporla tanıştırılmalarından itibaren üzerinde hassasiyetle durulması gereken bir kültür meselesidir. Spor yapma alışkanlıkları 2-2,5 yaşlarından itibaren başlamaktadır. Anneler ve babalar bu yaş trafiğine dikkat etmelidirler. Güzel olan taraf çok erken yaşta spora başlanıyor oluşudur. Spora erken başlamak demek geleceğin şampiyonlarının daha erken yaşlarda keşfedilmesini sağlamak demektir. Çocukların bu arzularını görmezden gelmemeliyiz.