SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() SÜPER LİGDE İLK HAFTA...![]()
Süper Lig başladı; futbolseverlerin gözü aydın. Ancak genel olarak statlarda beklenen kalabalık yok. Yaz tatili, aşırı sıcaklar, terör eylemleri, işsizlik, doların aşırı değer kazanması, insanlarımızı evlerine kapatıyor. Transfere büyük para harcayan takımlarımız, seyirciyi çekmenin yollarını şimdiden aramaya başlamalıdırlar.
İlk haftadaki ilk gözlemimiz, şampiyon namzetleri geçmiş yıllardaki gibi gene aynı takımlar… Belki süper vurucu Eto’o’ nun Antalyaspor’u biraz kafa tutabilir. Atom Karınca Rıza’nın takımı Kasımpaşa belki… İstanbul’da üç büyüklerin dışındaki takımlar bence talihsiz bir durumdalar. Üç büyüklerin iki devre içinde, bir takımdan alacakları 18 puan var. Mücadele bu 18 puandan ne koparılabilir? Sorun bu...
Küçük takım, büyük takım sözleri, pek hoş değil. Bu tür ayrımlar, nasıl ortadan kalkar? Bunun tek yolu, 11 kişinin kalenin önünde birikip, “Çanakkale Geçilmez” oyununa son vermesiyle olur. Kısacası büyük oynayarak… Yenilirsen yenilirsin, ama oyunu çirkinleştirmeden…
İlk haftada dikkatimizi çeken görüntüler şöyle: · Takımlar büyük transferler yaptılar. Ancak tam takım görüntüsü vermeleri zaman alacak. Beşiktaş’ın önü iyi, savunması tam güvenli değil. Galatasaray içinde, oyuncuların teknik direktörle disiplin anlayışları tam örtüşmüyor. Her oyuncu değişiminde cıngar çıkma havası var. Bu üç kupalı bir takımda hoş değil. Fenerbahçe büyük transferlere rağmen tam oturmadı daha. Kim gidecek, kim gelecek fazla uzatılmamalı. Bütün takımlar için yenilerle eskilerin ahenk içinde bir bütünlük kazanmaları şart.
· Golcüler dikkat çekti. Beşiktaşlı Cenk, Antalyalı Eto’o,Fenerbahçeli Sow-Fernandao, Galatasaylı Burak-Podolski olumlu not aldılar.Trabzonspor’un gol ayağı Cardozo geçen mevsimin sonlarındaki uykusundan daha uyanamamış. Fazla umut vermiyor. Ancak seyircisi az takımlarda da, iyi gölcüler var. Onlar da iyi izlenmeli. Basın olarak o gençlere arka çıkılmalı.
· Bir takımdan ayrılan futbolcu, teknik adam, malzemeci… Ali- Veli kim olursa olsun, kulüp başkanlarının bunlarla iligili, onur kırıcı konuşmaları hoş olmuyor. Bunlar geçmiş yıllarda da oldu. Ocaktan yetişmiş öz evlatlara bile akıl almaz suçlamalar yapıldı. Yönetimde görev alanlar, o takımda yıllarca ter döken sporculardan daha iyi taraftar olamazlar. Ceplerindeki paralar onlara bu hakkı vermez. Bu tür konuşmalar, vefasızlıklar ayıp oluyor.
· Borçları milyar dolara yaklaşan takımlarımız transferlere doymuyorlar. Özellikle teknik adamlar, şimdiye dek boşluklara adam yetiştirmeleri gerekirken, ille de transfer diye tutturuyorlar. Peki yıllardır alt yapı horozlanmaları içinde olanlar takımlarına kaç genç kazandırdılar acaba? Afrika’dan topladıklarımız yetmiyor gibi, çuval dolusu paralar dönüyor Avrupalı emektar futbolcular için... Ya tutmazsa bunlar? O zaman seyreyle gümbürtüyü. Yetenekli gençlerimizi gözardı etmeyelim.
· İyi kaleciler ve iyi golcüler çok hızlı düşünen ve karar veren oyunculardır. Düşündüğü hareketi yapma hızı (Düşüncenin, beyinden çıkan emrin, ayak ve ellere ulaşması) topun hızını geçmelidir. Bu özellikte yerli yabancı birkaç futbolcumuz var. Ancak pek çok kalecimiz, bu top hızından daha hızlı olamadıkları için, çok basit hatalara düşüyorlar. Bunların takım için kaybı büyük oluyor. Şu anda ulusal Takım’ın güven veren kaç kalecisi var acaba? Bu durum, bizde niye büyük kaleci yetişmiyor sorusunu da beraberinde getiriyor.
Bu makale 376 kez okundu Yükleniyor...
|