SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() TEKNOLOJİYE ESİR OLDUK!..
Artık elinde android işlemcili telefonu olmayana itibar edilmiyor. Tuşlu telefonlarla konuşanlarımıza itibar edilmiyor. Hatta bazı bilinen markaların özel zil sesleri ile neredeyse “bakın ben de bunu kullanıyorum” algısı yaratılıyor.
Aslına bakılırsa bu yeni veya onların deyişi ile akıllı telefonların oldukça fazla sayıda fonksiyonu bulunuyor. Eşimin kullanmakta olduğu telefon da böyle bir şey. Bazen sağa sola gittiğimizde aniden bir objenin fotoğrafını çekmek istediğimizde onunkisi hızı r gibi yetişiyor. Bakıyorum fotoğrafa, neredeyse benim profesyonel kameramla ulaşabildiğim düzeyde başarılı. Kuşkusuz farklı amaçlarla yaratılan fotoğraflar için aynı derecede iyimser olamıyorum. Farklı taleplerin yerine gelmesinde fotoğraf farklı bir çalışma alanı. Ben hâlâ tıpkı Ara Güler gibi bir muhabir edasında her konuda fotoğraf yaratmayı seviyorum. Manüelden sayısala geçişim çok zor oldu. Hatta hala filmle fotoğraf çekmeyi gizli gizli sürdürüyorum. Ama dijitalin geldiği seviye akıllara zarar. Neredeyse John Nash’a kızacağım, bunda onun da payı varmış gibi geliyor. Hareketli görüntülerin yer aldığı video işleri ise yine çok farklı boyutta ilerledi. Fotoğraf amaçlı üretilen kameralara yüksek çözünürlüklü video görüntü alabilme özelliği eklenince birçok ezber bozuldu gibi. Alanın insanı olmadığım için daha fazla detaya girmek istemiyorum. Binlerce liralık video kameralar yerine bir dijital fotoğrafa kamerası inanılmaz işler çıkarabiliyor. Ama bir Yeşilçam filmi ya da biraz daha abartırsak bir Hollywood filmi amaçlarsak tablo değişebilir. O zaman sizi kimse tutamaz. Şimdi bu işin spor tarafına bakalım: Uzun seneler elinde kamera ile gezen bir hoca olarak gerekli gereksiz binlerce kare fotoğrafa sahip biri olarak gelişmeleri kenarından izlemeye devam ediyorum. Birçok sportif test ve araştırmalarda hemen her öğrencimden (Yüksek Lisans ve Doktora) birer fakat kaliteli fotoğraf beklentisi içersine girerim. Çok azından istediğim kalitede kareleri görürüm. Diyelim sportif organizasyonlara gidildi, oradan birkaç kare istesem, bu defa belki de daha kötüsü olmayacak görüntülere rastlıyorum. Fotoğraf, bence videodan da değerli anlık kareleri bize yansıtıyor. Belgeliyor ve geçmişi gözümüzün önüne mıhlıyor. Kaçış olamıyor. Video görüntüler bize hareketin farklı büyüsünü yansıtıyor. Birçok hareket analizi bu yolla yapılıyor. Öyle ki, bazı şirketler bilinen markaların birbirleri ile entegre edilmiş sistemleriyle yetenekli futbolcuların keşfedilmesinde aktif biçimde çalışıyor. Bunlar spor bilimlerindeki araştırmaların hızlanmasını sağlıyor. Tek sorun, bu çalışma sonuçlarının aktif spor içindekilere yansıtılmasında yatıyor olabilir. Genelde yapılan çalışmaların akademik kaygılarla yapılıyor oluşu (Tersi durumları saygı ile karşılıyorum) sistemin bilgi ve sonuçlardan yararlanamamasını getiriyor. Teknoloji kullanımı ile yaratılan yeni bilgilerin sporun hizmetine sokulması yönünde çalışmalar yoğunlaştırılmalıdır. Daha önce yazdığı gibi, spor bilimleri ulusal enstitü kurulmalı veya olimpik merkezler oluşturulup her inceleme, araştırma, sorgulama sporumuzun hizmetine sunulmalıdır. Sonuç olarak, teknolojiye esir olma yerine onu esir almamız daha iyi olmayacak mıdır? Ama bunu yaparken, teknolojiyi satın alırken, onun fonksiyonlarını, işe yarar yanlarını, kullanım süresi gibi çeşitli parametreleri dikkatle etüt etmeliyiz. Yoksa çöplüğe atılmış paraların miktarını saymak zorunda kalabiliriz.
Bu makale 523 kez okundu Yükleniyor...
|