SON DAKİKA
NEDEN DÜNYA İKİNCİSİ OLDUK?Yazarımız Duayen Gazeteci Yusuf Yalkın, İtalya'ya 3-2 yenilerek dünya ikincisi olan Filenin Sultanları'yla ilgili harika bir değerlendirme yaptı. İşte o makale...![]()
NEDEN DÜNYA
ŞAMPİYONLUĞUNU KAÇIRDIK?
Dünya şampiyonasında iki güçlü milli kadın voleybol takımının finalde karşılaşması ve keyif vermesi sporun büyüsünü bir kez daha gözler önüne serdi. “Futbol sadece futbol değildir” deniliyor ya; doğru ama eksik! Aslında spor, sadece spor değildir. Çünkü, ekonomik boyutunu, rant kısmını, getirisini götürüsünü bir kenara bırakalım; işin Türkiye için daha da değerli toplumsal boyutu var! Voleybol sporu da bir kitleye, bir gruba veya bir ulusa büyük heyecan yaşatabiliyor. Bizler hep birlikte bunu son 3- 4 senede yaşamadık mı, dünya şampiyonasının final gününde ulus olarak merak ve heyecan zırhına bürünmedik mi? Maç sonunda, unutmaya yüz tutan duygularımızın hortlamasını, mutlu olmayı, sevinmeyi, gülmeyi, kahkahalar atmayı istemedik mi? İstedik tabi..
Finale giden yolda İtalya da, Türkiye de sergiledikleri performansla Tayland’ta sadece tribünleri dolduranları değil, aynı zamanda onları TV’leri başında izleyenleri büyülemedi mi? Oynayanlar, sadece yetenekleriyle değil, inançlarıyla da sahada var olduklarını bizlere göstermediler mi? Gösterdiler tabi…
Bu duyguları para ile satın alamazsınız!
* * *
Finale gelindiğinde hatta daha da öncesinde otoriteler, İtalya’yı favori olarak görüyordu. Haklılar… 35 Maçtır yenilgi yüzü görmeyen bir ekipten söz ediyoruz! Ancak, sportif mücadeleler doğası gereği, sadece kâğıt üzerindeki tahminlerle belirlenmez, belirlenemez!
Bugün şunu gördük…
Rakip kim olursa olsun, kazanmaya yürekten inanırsan, kazanamazsan bile en azından mücadeleye ortak olursun.
Bayan Milli takımımız, ortak olmak şöyle dursun; öyle bir oyun sergiledi ki, İtalya’yı favori gösterenleri bile mahçup edebilecek noktaya taşıdı maçı. Zaten 2-2’lik bölüme gelinirken bayanlarımızın aldıkları setlerde favori İtalya’ya oranla hem sayısal, hem de performans anlamında daha öndelerdi. Öncelikle İtalya karşısındaki 2-2’lik bölümdeki bu önemli başarıyı sağlayanları kutlamamız gerekir!
Ama bu durum bizi gerçeklerden uzaklaştırmaz! Son ve belirleyici set, işin kırılma noktası oldu. Bu sadece güçlü-güçsüz olma potansiyeli ile kazanılabilecek bir set değildi; psikolojik ağırlığı yoğun olacak bir mücadeleydi. Millilerimizin sahaya çıkarken kafalarında daha önceki setlerden kaynaklı büyük bir özgüven taşıdığı aşikardı! Aslında bu normal birşey… Her insan bu üstünlüğü hissedebilir. Ama, bu özgüvenin, onlara artı bir enerji ve kararlılık sağlaması beklenirken, gereğinden fazla bir rahatlığa sürükledi. Sporun belki de en çarpıcı derslerinden biri burada karşımıza çıktı: aşırı güven, odaklanmayı zayıflatabilir ve hataları beraberinde getirebilir!
Öyle de oldu maalesef!
15 sayılık bir başarı yolu kalmıştı. Atılacak her adımın önemi büyüktü. “Ben adımımı daha uzun atarsam, başarıya çabuk ulaşırım” düşüncesine kapılmak yerine, normal adımlarla finişe zamanında ulaşmayı tercih edemediler sporcularımız. Bu ince çizgiyi göremediler! Karar setlerinde sporcuların en ufak bir lüksü yoktur, olamaz! Hele harika bir set başlangıcını yakalamışken, üst üste servis kaçırmamalısın... Enerjini hep üst seviyede tutmak yerine, azar azar ama hedefe endeksli harcamalısın... Bu zorlukta bir mücadelede “deneyimli seviyedeler” diye düşündüğümüz sporcular olarak panik hiç yapmamalısın... Hele hele daha maç bitmeden skorun yarattığı gerginlikle maçtan hiç ama hiç kopmamalısın! Buradan anlaşılıyor ki, takımda bir "mental eksiklik" var… Bu sadece sporcuların kendilerini iyi motive etmeyip sahaya çıktıkları anlamına gelmez. Bu bir ekip işidir. Teknik adamından psikologuna, diyetisyeninden idarecisine kadar herkesi ilgilendirir. Mecburuz; kabul edeceğiz, mental eksikliğimiz bugün bize dünya şampiyonluğunu kaybettirmiştir. Ancak, sonuçta şampiyonluk, favori takıma gitti, Türkiye, tırışkadan bir ekibe yenilmedi. Dünyanın en iyisine kaptırdı şampiyonluğu. Üzüldüğümüz nokta, bugünkü voleybol sunuşumuzla biz de şampiyon olabilirdik! Gümüş madalyayla yetinmek durumunda kalmazdık. Her şeye rağmen... Burada unutmamak gerekir ki, ikinci olmak da büyük bir başarıdır. Dünya şampiyonasında finale kadar gelmek, milyonlarca sporcunun hayal bile edemeyeceği bir noktaya ulaşmak demektir.
Ama, ders çıkarmamız gereken şeyler ortada duruyor. Mental yetersizlik sorun olmuştur.
Sadece o değil! Özgüven, başarının temel taşlarından biri olmakla birlikte, aşırısı tehlike taşır.
Sadece sporda değil; yaşamda da dengeyi bulmak gerekmiyor mu? Ne kendini küçümsemek, ne de fazla büyütmek… Gerçek güç, hem inançla hem de dikkatle sahada kalabilmektir.
Üstelik bunu yapabilecek bir kadromuz da var… Bu nedenle kaybedince insan daha da üzülüyor doğal olarak.
Bu maç son bölümünde “canları sağ olsun” diyerek üstü kapatılmaması gerekli bir sahne sunmuştur bize. Bu sahne kulağımıza küpe olmalıdır.
İLGİLİ HABERLER
İlgili Haberler
|