SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() YENİ YILDA SPORUMUZA BAKIŞ!![]() Spor denince aklımıza gelen, bedensel hareketlerin bütünüdür. Pek çok bölümü içeren spor, birbirine bağlı halkalardan oluşan bir zincir gibi düşünülebilir. Hepimizin bildiği gibi bu halkaların en başında atletizm gelir. Bizde de Balkanlarda, Akdeniz oyunlarında derece yapan, başarı kazanan pek çok sporcumuz oldu. Futbol maçları öncesinde atletizm yarışmaları yapılırdı o yıllarda... Sporcu, seyircisiz ne koşabilir, ne de atlet olmanın bir zevkini alabilir. Sonra bunları göremez olduk. Atletizm unutuldu. İşe yeni bir dinamizm kazandırmak için, Afrika’dan siyahi atletler bulup vatandaş yaptık. Bir kaç başarı yaşandı dışarda. Sonra müthiş bir skandal başladı. Doping… Avrupa şampiyonluklarına dek birçok sporcumuzun madalyaları geri alındı. Suçlu? Yok…Geldik mi tekrar sıfıra… Çünkü spor zincirinin halkaları kopmaya başlamıştı.
Futbolumuza gelelim. Daha önceki yazılarımda da değinmiştim. Futbol başta Futbol Federasyonu olmak üzere, futbolcusu, hakemi, yöneticisi, çalıştırıcısı, malzemecisi, sahası, basını ve de takım doktoru, psikoloğu (Ki bizde böyle görevliler pek görülmez) bir büyük zincirin halkalarını oluştururlar. Halkanın biri koptu mu, zincirde gürültüye gider! Bizde istendiği kadar gizlensin, futbolumuzun zincirinden halkalar kopmaktadır. Federasyonla kulüpler sanki ayrı dünyadalar... Gizli kapaklı bir çok kulübümüz iflasın eşiğindeler. Ne borçlarını bilen var, ne de gelirlerini. Bu halkalar zincirden kopmak üzere... Verdikleri demeçler, başta büyük kulüplerimiz olmak üzere, sanki düşman kardeşler. Kendi maçlarında bile yan yana gelemiyorlar. Bu durum seyircilere de bulaşıyor. Onlar da zaman zaman barut fıçısı oluyorlar. Bazı maçlarda neredeyse seyirci kadar emniyet görevlisi oluyor! Ve koskoca Beşiktaş Olimpiyat Stadında iki bin kişiyi bile bulamıyor. Çünkü seyircisi zincirden çoktan kopmuş durumda...
Hakemlerimize gelince iş felaket…Adamlar stat odalarına hapsediliyor. Can güvenlikleri tehlikeye giriyor. Yedikleri küfürlerin haddi hesabı yok. Her karşılaşmada hedef tahtası… Avrupa’da başarılı yönetim gösteren hakemlerimizin, yurt içinde sanki elleri, ayakları, gözleri tutuluyor. Hakemin koluna, boğazına sarılanlar, itip çekenler, bağırıp çağıranlar şaşkınlık veriyor insana. Oysa oyuncuların, özellikle takım kaptanlarının hakemlere arka çıkması beklenir. Biz de bu tip kaptanların nesli çoktan tükendi. Kendi takımlarında bile ağırlıkları kalmamış çoğunun...
Futbolcular mı? Şu saçlarına gösterdikleri özenin yarısını olsun oyunlarında gösterseler... Kuaförlerde kaç saatları gidiyor acaba?
Kupa maçlarını izleyenler, büyük pozlarındaki takımların nasıl döküldüklerini görmüşlerdir. Bilmem Kastamonuspor’u izleyenler oldu mu? Açık açık söylüyorum.Türkiye’de çok düzgün futbol oynayan, alkışlanacak bir takım... Savunmadan ani ataklarla en iyi çıkan ekiplerden biri ve en kısa zamanda gol ile burun buruna gelen… Batuhan adlı bir genç var. Büyükler, siyahilere yalvar yakar çuval dolusu para vereceklerine, biraz da Batuhan ve onun gibi gençlerimizi de görsünler. Kastamonu takımına federasyonun sahip çıkması, özel yardım yapması gerekir...
Kupa maçlarının birinde, faul yapıldı. Hakem faulü yapana kart gösterdi. Kart gören oyuncu ne yaptı? Faulle sakatladığı ve yerde yatan meslektaşına, hem de kafasına topa vururcasına bir tekme attı. Ve hastaneye kaldırıldı. Gerisini bilmiyorum. Federasyon ne yaptı? Savcılık ne yaptı? Takımlar ne yaptı? Spor Yazarları Derneği ne yaptı?
Maçlar mı ne oldu? İzleme zevki kalan seyircilere Allah sabır versin... Bu makale 346 kez okundu Yükleniyor...
|