KASITLI VE SERT FAULLER ÇOK ARTTI!..

YUSUF YALKIN: Futbolumuzda henüz yeterli profesyonel anlayış yerleşmedi derken, sadece futbolcuları baz almamak lazım. Bunu top yekun düşünmek gerekir. Futbolcusu, başkanı, yöneticisi, seyircisi, menajeri, doktoru masörü, spor medyası herkes bu anlayış içinde olmalı. Bakıyorsunuz bir kulüp başkanı ortaya çıkıp, “hakem iyi yönetmezse takımımı sahadan çekerim” diyebiliyor. Bir başkası, “Falanca hakem şaibeli” diye bir suçlamada bulunabiliyor. Hakemlere maç öncesi telefonlar ediliyor. Bu ve benzeri örnekleri çoğaltabiliriz. Yani sadece futbolcunun tam profesyonel anlayışta değil deyip işin işinden çıkamayız. Herkesin büyük eksiği var! Ve bu maalesef düzeleceğine giderek kötülüyor…

Maçlara bakın, sanki Gladyatör savaşı gibi…Herkes sanki futbol için savaçmak için çıkmış sahaya… Bu nasıl anlayış? Her an büyük sakatlık olabilirdi bu haftaki maçlarda. İşte size bu da profesyonelliğe sığmayan bir görüntü! Hakemler de kimi zaman bu hareketlere gerekli kart cezasını veremediler. Bundan cesaret alan futbolcular da sahayı savaş alanına çevirdi. Demek ki, haftalar ilerleyip işler iyice kızıştığında sahalar yangın yerine dönecek!..

YUNUS KABAL: Fenerbahçe- Trabzonspor karşılaşmasında üstün olan taraf sarı lacivertli ekipti. Onlarca pozisyona girdiler. Ama kaleci Hakan Arıkan’ı geçemediler. Hakan, bu maçta tüm kalecilik yaşamındakinden daha fazla kurtarış yaptı neredeyse! Ama olmayınca olmuyor. Maç golsüz kapandı. Beşiktaş Rize’de öldü öldü dirildi. Hakim taraf ev sahibi Çaykur Rizespor’du. Ne var ki, kaptan Kıvanç’ın laubali biçimde oyundan atılması ve takımını eksik bırakması, oyundaki dengeyi bozdu. Beşiktaş da bu fırsatı iyi kullandı ve Karadeniz deplasmanından lider dönmeyi başardı. Kıvanç’ın bu davranışı tam bir profesyonel olmadığını gösterdi bize…

Bir kulüp başkanı ya da idarecisinin bir hakeme telefon edip, “Hocam maçta biraz daha dikkatli olmanızı bekliyoruz. Düdüklerinizi özenle çalmanızı bekliyoruz” demesini ben normal karşılıyorum. Ne var bunda? Ha şunu yapsa, tehdit edercesine sert konuşursa o başka! Ona karşıyım. Başkan- hakem arasında yapılan, iyi niyet çerçevesi içinde kalan görüşmeleri ben son derece normal buluyorum…

SERDAR ÇAKMAN: Şimdi başkanın hakemi araması ilke olarak doğru değil. Bülent Yıldırım da bu telefonu Merkez Hakem Komitesi’ne bildirmekle doğru yapmıştır. Konu federasyon bünyesinde titizlikle ele alınmıştır. Bülent Yıldırım da ısrar edilmesi ve maça çıkarılması son derece isabetli bir davranıştır. Aksi taktirde hem federasyon, hem MHK, hem de hakemlerin işi zorlaşırdı. Her önüne gelen başkan veya idareci hakemi arar ve böylece  maçlarına çıkmasını arzu etmedikleri ismin değişmesini sağlardı. İşin içinden çıkılmaz olurdu!

Müsabakalarda sertliklerin arttığı maalesef bir gerçek… Ama hakemin görevi öncelikle sporcunun sağlığını korumak olmalıdır. Bu arada FİFA ve UEFA yıldız nitelikteki futbolcuların zaten kollanmasını, korunmasını da istiyor. Maçın seyir zevkine katkıda bulunan futbolcu, o maçın yıldızıdır!.. Yıldızlar korunmalıdır, sertlikle yıldırılmalarına asla izin verilmemelidir. Hakemin bunu iyi süzüp, kasti sertliğe baş vuran futbolcuları sarı ya da kırmızı kartlarla cezalandırması gerekir. Aksi taktirde oynamak isteyen değil, oynatmamak isteyene, futbolu çirkinleştirene prim verilmiş olur!