SON DAKİKA
HENTBOLA İTİCİ BİR GÜÇ LAZIM!
Yusuf YALKIN [email protected]
HENTBOLA İTİCİ BİR GÜÇ LAZIM!
Ülkemizde 1976’da federe olan hentbol, neredeyse yarım yüzyıla yakın geçmişine rağmen neden istenilen seviyede değil?
Kabaca tanımlarsak; bir türlü etkileyici sonuçlar yakalayamamış olmak bu spor dalının en belirgin sorunu…
Saman alevi gibi bir durum yani…
Bir parlama oluyor ama arkası gelmiyor!
Bunun nedenlerini önceki yazılarımda dile getirdim.
Zırt pırt ayni şeylerden söz etmek istemiyorum.
Yıllardır bir iki “dikkat çekici hamle” dışında, ortada elle tutulabilir bir şey yok maalesef! Kendimizi kandırmayalım; federasyon yönetmek podyuma çıkmak gibi değerlendirildi bizdeki hentbolda…
Giysiler yeni ve modern, kafalar genelde aynı!
Gidişat hep birbirine benzemekte…
Seri toplantılar…
Projeler…
Alt yapı söylemleri…
Vaatler…
Arkasından sonuç bekliyorsunuz değil mi?
Çok beklersiniz!
Her zaman olduğunu gibi yineliyorum…
Kötü niyet yok!
Her federasyon bir şeyler yapma gayretinde oldu.
Koşturdu…
Emek verdi, ter döktü…
Eyvallah!
İyi de, ne oldu sonunda?
Söyleyeyim… Çoğunlukla bürokratik engellere tosladılar…
Bazen finansal sıkıntılarla karşılaşıp, yıldılar!
Kimi zaman da “boş vermişlik sendromuna” yakalanıp, ense yaptılar!
Yani olay yine kişilerin davranışlarına bağımlı kalıp, kadük oldu!
Çünkü, ortada devralınan bir “başarı” yoktu, başarıya endeksli birkaç değerli proje de hasır altı edilmişti!
Bu nedenle, yeni federasyonların “başlangıç hevesleri” uzun sürmüyor ve “metal yorgunlukları” çabuk gelişiyor.
Üstüne üstlük çoğu kez devraldıkları yönetimlerin bıraktıkları bir miras olmadığından veya daha vahimi öyle bir miras olsa bile bunu görmezden geldiklerinden bir süre sonra oyundan düşmeleri kaçınılmaz oluyor!
Burada bir konuya açıklık getirmek isterim. Federasyon uhdesindeki Milli takımlarda başarıya rastlanmazken, kulüpler bazında kimi sıçramalar, silkinmeler, zirveye yaklaşmalar var. Seyircinin salonları hınca hınç doldurdukları müsabakalar oynandı. Bunu yadsımak olmaz! Bunlar, ya belediye ve özel sektör destekli kulüpler ya da Beşiktaş gibi “firma” kulüplerdi… Ne var ki, hiç birinin “alt yapı/öz yapı kaynaklı” yapılanması yoktu! İyi de ne yapalım? Ben şunu yapacağım, yazımın başlığına döneceğim; “İtici bir güç lazım!..”
Örneğin, Şenol Güneş yönetiminde futboldaki “Dünya üçüncülüğü”, halterdeki “Naim patlaması” , voleyboldaki “Filenin sultanları” imajı, atletizmdeki “Süreyya Ayhan” popülaritesi, okçulukta Mete Gazoz patlaması veya benzeri bir olayın hentbolda da gerçekleşmesi gerek!
Burası Türkiye… Burada gözler hep “Milli başarıda” olur! Bu nedenle yeni federasyonun işe alttan değil, en tepeden başlaması, toplantılarla, sunumlarla, anlatımlarla vakit kaybetmeden Milli takımda başarıyı getirecek bir uygulamaya odaklanması şart!
Hemen bir Milli takımlar faaliyet programı hazırlanmalı ve yeni isimlerle yeni sayfalar açılmalı! Bu ülkede bir dönem, her yıl 4- 5 büyük uluslararası hentbol turnuvası yapılırdı! Bu turnuvaların tamamı IHF müsabaka takviminde yer alıyor ve büyük ilgi görüyordu…
Maç... Maç… Maç…
Hızlı oyun… Hızlı oyun… Hızlı oyun…
Allah aşkına hem kulüplerde, hem Milli takımlarda “Kağnı gibi oyundan” vazgeçin artık.
Hentbolu bu kadar “ağır” oynayan ülke kaldı mı? İzlerken boğulur gibi oluyorum. Milli başarı olmadan sponsor bulamazsınız… Alt yapı çalışmaları da, kulüplerle iyi ilişkiler de, bölgesel faaliyetler de, medya muhabbetleri de hiçbir işe yaramaz! Bir süre sonra teşkilat da, camia da size sırtını döner!
“Körler sağırlar, birbirini ağırlar” hale gelirsiniz…
Bu makale 2135 kez okundu Yükleniyor...
Yorumlar yüklenirken lütfen bekleyiniz...
|